Bergama Kralı 2’nci Attalos’un yeryüzündeki cennete benzettiği, Atatürk’ün “dünyanın en güzel şehri” sözleriyle ifade ettiği Antalya, herkesin yaşamak istediği bir dünya kenti. Antalya’da görev yapan bürokratlar da bu şehirden kopamıyor. Birçoğu emekli olduktan sonra tekrar bu kente gelip yerleşiyor ve kalan ömrünü burada geçiriyor. Emekli olduktan sonra Antalya’ya yerleşenlerin arasında valiler, emniyet müdürleri, cumhuriyet başsavcıları da bulunuyor.
***
Bu haliyle Antalya aynı zamanda emekliler şehri. Antalya’ya yerleşenlerden biri de, 1990’lı yıllarda Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı yapan Veli Çiftçi’ydi. Kendisi çok değerli bir yargı mensubuydu. 1990’lı yıllara damgasını vuran Veli Çiftçi, geçtiğimiz günlerde vefat etti. 83 yaşındaydı. Aslen Ispartalıydı. Kendisiyle ben adliye muhabirliği yaparken zaman zaman adliyede karşılaşıyordum. Acı haberi, geçmişte Akşam Gazetesinde beraber çalıştığım gazeteci arkadaşımız Deniz Akgün sosyal medya hesabından paylaştı.
***
Deniz Akgün de Veli Çiftçi gibi Ispartalıdır. Hatta Ispartalılar Derneği’nin de uzun yıllardır başkanlığını yapıyor. Veli Çiftçi, birçok bürokrat ve yargı mensubu gibi emekli olduktan sonra Antalya’ya yerleşmişti. Birçok meslektaşının aksine, emekli olduktan sonra avukatlık yapmıyordu. Ama emekli olduktan sonra da adliyeden kopmamıştı. Evi de yakın olduğu için sık sık adliyeye gidip meslektaşlarıyla sohbet ediyordu.
***
Bir keresinde ilginç bir olay yaşanmıştı. Daha önce de bu olayı yazmıştım. Bundan 10 yıl önceydi. O yıllarda ben de DHA’da adliye muhabirliği yapıyordum. Antalya’daki adliyenin biri doğu, diğeri batı cephesinde olmak üzere iki kapısı vardır. Adliye lojmanlarına bakan doğu cephesindeki girişten sadece personel ile avukatlar giriş yapabiliyordu. Benim de o dönemde günümün büyük bir bölümü adliyede geçiyordu. 2015 yılının şubat ayının başlarında hava almak için bu kapıdan dışarıya çıktığımda, üzerinde kot pantolon olan bir adam personel kapısından geçip adliyeye girmek istemişti. O adam Antalya Cumhuriyet eski başsavcısı Veli Çiftçi’ydi. Ancak emekli başsavcıyı kapıdaki polis tanıyamamıştı. Nöbetçi polis memuru, emekli başsavcıya kim olduğunu sormuştu.
***
Çiftçi bu soruya "Mafyayım" diyerek, espriyle karşılık vermişti. Tekrar kim olduğunu soran polis memuru, emekli başsavcıyı kapıdan geçirmek istemeyince Çiftçi kimliğini açıklamıştı. Çiftçi, görevini yapan polis memuruna teşekkür ettikten sonra adliyeye girmişti. Emekli olduktan sonra bile kapıdaki polis memurlarını test eden Çiftçi, adliyelere giriş ve çıkışlarda güvenliğin ne denli önemli olduğunu vurgulamıştı. 2015 yılı Şubat ayında yaşanan bu olaydan bir ay sonra, 31 Mart 2015 günü Çağlayan Adliyesi’nde savcı Mehmet Selim Kiraz makam odasında şehit edilmişti. Bu olay hafızalarımızda halen tazeliğini korurken, oğlu kavgada yaralanan bir adam geçtiğimiz Aralık ayında Bursa Adliyesi’nde dehşet saçtı. Tekerlekli sandalyenin altına gizlediği tabancayla adliyeye girip duruşma esnasında tutuklu iki sanığı öldüren şahıs, iki askeri de yaralamıştı. Yaralanan askerlerden biri şehit olmuştu. Bursa’da yaşanan bu olay, adliyelerdeki güvenlik konusunu tekrar gündeme getirdi.
***
Öte yandan Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, güvenlik konusunda bugüne kadar tanıdığım en duyarlı yargı mensuplarından biridir. Ramazan Solmaz da Veli Çiftçi gibi Ispartalıdır. Ramazan Solmaz, 2016 yılında 15 Temmuz darbe teşebbüsünden hemen sonra Antalya’da Cumhuriyet Başsavcılığı yapmıştı. Hatta 2016 yılında 6 Ekim sabahı yapılan bir bomba ihbarı üzerine Antalya Adliyesi tahliye edilmişti. Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz da, dönemin Antalya Emniyet Müdürü Cemil Tombul ile tahliye edilen adliyedeki arama çalışmalarına bizzat katılmıştı. Ancak o ihbar asılsız çıkmıştı.
SON SÖZ
Özetle, ne kadar güvenlik önlemi alınırsa alınsın, adliyelerde görev yapan polis memurlarının çok dikkatli olması gerekiyor. Bu konuda onlara büyük sorumluluk düşüyor. Güvenlik, ihmale gelmiyor.