Dışarıda İsrail ile İran birbirleriyle didişedursunlar, danışıklı dövüş misali söz de savaşsınlar içeride siyaset farklı kulvarlarda bir ısınıyor bir soğuyor.
Sayıları yüz'ün üzerinde olan siyasi partilere sürekli yenileri ekleniyor.
MHP'den kopan küskünler ayrı ayrı parti kurdular.
Darmadağın oldular.
En önce merhum M. Yazıcıoğlu BBP'yi kurdu.
Ha bugün ha yarın derken oy oranı bir iki puanı geçmedi.
Sonra M.Akşener İYİ partiyi kurdu.
İlk seçimde oy patlaması yaptı sonra istifa patlaması yaşıyor.
Sonra Zafer partisini kurdu Ü.Özdağ.
Sonra S.Oğan bir parti kurdu.
Başarı oranları sıfır.
F.Erbakan YR partisini kurdu.
Kendilerini üç dört puanla şimdilik dev aynasında görüyorlar.
AK partiden ayrılan A.Davutoğlu bir parti kurdu.
Adı var kendi yok.
Gene AK partiden gelen A. Babacan bir parti kurdu.
Sonuç ortada.
CHP'den ayrılan Muharrem İnce eski sosyal demokratlardan.
CHP'ye inat bir parti kurdu, Türkiye'yi gezdi ama olmadı.
Şimdilerde ise İYİ partiden gelen Y.Ağıralioğlu il il gezerek parti kurma hazırlığında.
O da eski ülkücülerden.
Yeni bir oluşum gayretinde.
Beş altı yıldır partiden ayrı düşen eski bakanlardan AK Partili Hüseyin Çelik’in
yeni bir oluşum için kolları sıvadığı söyleniyor.
Parti kuran kurana.
Kurulup seçimlere giren partilerin başarıları yok.
Ne eski Başbakan oluşları ne eski bakanlardan oluşları kendilerine puan veya oy kazandırmıyor.
Kongre ile CHP genel başkanlığından ayrılan Kılıçdaroğlu yeni bir parti kurar mı?
Neden kurmasın ki?
Şunu açıkça söylemekte fayda var.
Çok partili siyasi hayatımızda bin dokuz yüz elli yılında partisinden ayrılarak kurduğu parti ile başarılı olan üç isim var.
A. Menderes, B.Ecevit ve R.T.Erdoğan.
Siyaset öyle bir acımasız kulvar ki millet seni sever, yüreğine koyarsa uzun yıllar var olur ve asla unutulmazsın.
Yok eğer partine veya liderine küser, ters düşer, ayrılır veya partinizden dışlanırsanız, sonrasında bir partide kursanız millet size yüz vermiyor, dönüp bakmıyor bile.