Modern şehir hayatı, sürekli uyarana maruz kalmamıza neden oluyor.
Reklam panoları, telefon bildirimleri, trafiğin gürültüsü, iş yerindeki stres, sosyal medyanın akışında kaybolan saatler… Tüm bunlar zihnimizi sürekli meşgul ederken, gerçek anlamda “hiçlik” kavramını deneyimleme fırsatını nadiren buluyoruz. İşte tam da bu noktada, geçtiğimiz gün Ataşehir’de deneyimlediğim AweFloat devreye giriyor.
AweFloat, Türkiye’de duyusal yoksunluk terapisi sunan ilk merkez. İlk duyduğumda kulağa oldukça ilginç gelse de, bu terapi yönteminin kökenlerini ve psikolojik etkilerini araştırınca neyle karşılaşacağımı daha iyi anlamış oldum. Şimdi size hem bu benzersiz deneyimi hem de psikolojik açıdan duyusal yoksunluk terapisinin ne anlama geldiğini anlatmak istiyorum.
Duyusal Yoksunluk Terapisi Nedir?
Duyusal yoksunluk terapisi, John C. Lilly tarafından 1950’lerde geliştirilen bir yöntem. Temel prensibi, insanı tamamen izole bir ortamda, dış dünyadan gelen tüm uyarıcılardan arındırarak derin bir rahatlama ve meditasyon haline ulaştırmak. Kulağa basit gibi gelebilir ama aslında beyin için oldukça sıra dışı bir deneyim.
Bunun için kullanılan float tankları, vücut sıcaklığındaki (yaklaşık 35 derece) suyla dolduruluyor ve bu suya yüksek oranda Epsom tuzu (Magnezyum Sülfat) ekleniyor. Bu sayede su, tıpkı Ölü Deniz gibi, sizi yüzeye kaldırıyor ve tamamen ağırlıksız hissetmenizi sağlıyor. Kapalı bir ortamda, ses, ışık ve dış uyarıcılardan tamamen izole bir şekilde suyun üzerinde süzülüyorsunuz.
İlk başta biraz garip gelse de, beyin kısa sürede bu yeni duruma adapte oluyor. Zihniniz bir süre sonra tıpkı derin bir meditasyon haline geçiyor ve burada işin psikolojik boyutu devreye giriyor.
AweFloat’ta Yaşadığım Deneyim
AweFloat’a girdiğimde, merkezin atmosferi zaten başlı başına bir rahatlama hissi veriyordu. Sade ve huzur veren bir tasarıma sahipti. Görevliler oldukça bilgilendiriciydi ve süreci detaylıca anlattılar.
Deneyime başlamadan önce sıcak bir duş aldım, ardından float kapsülüne girdim. İçeri girdiğimde, ilk birkaç dakika suyun sıcaklığına ve hafifliğiyle olan etkileşimime alışmaya çalıştım. Gözlerimi kapattım ve sadece süzüldüm…
İlk 10-15 dakika boyunca zihnimde sürekli düşünceler uçuşuyordu. “Acaba ne kadar sürede rahatlayacağım?”, “Bu gerçekten işe yarıyor mu?”, “Ya içeride paniklersem?” gibi birçok düşünce kafamın içinde dönüp durdu. Ama zamanla bu düşünceler yavaş yavaş azalmaya başladı ve kendimi suya bırakmaya başladım.
Yaklaşık 30. dakikadan sonra zaman algımı tamamen kaybettiğimi fark ettim. Bedensel farkındalığım azaldı, sanki bir boşlukta süzülüyordum. Beynimde garip ama rahatlatıcı bir sessizlik oluştu. Hiçbir şey düşünmemek, sadece “olmak” hissi gerçekten büyüleyiciydi.
Yaklaşık bir saat süren bu deneyimin sonunda yavaş yavaş gerçek dünyaya dönme vakti geldi. Kapsülden çıktığımda vücudumun hafiflediğini, zihnimin ise hiç olmadığı kadar berrak olduğunu hissettim.
Psikolojik Etkileri: Beyin ve Duyusal Yoksunluk
Peki, duyusal yoksunluk terapisi psikolojik olarak bize nasıl bir fayda sağlıyor? Yapılan araştırmalar, bu tür deneyimlerin birçok olumlu etkisi olduğunu gösteriyor:
1. Stres ve Kaygıyı Azaltıyor:
Duyusal yoksunluk sırasında kortizol (stres hormonu) seviyelerinin düştüğü bilimsel olarak kanıtlanmış. Beyin, dış dünyadan gelen uyarıcılarla savaşmayı bıraktığında, derin bir rahatlama hali oluşuyor.
2. Zihinsel Netlik ve Yaratıcılığı Artırıyor:
Beynimiz her gün o kadar çok bilgiyle meşgul oluyor ki, bazen gerçekten ne düşündüğümüzü bile fark edemiyoruz. Floatterapisi, beyni adeta bir “reset” moduna sokarak zihinsel netliği artırıyor. Bazı sanatçılar ve yazarlar, bu yöntemi yaratıcı blokajları aşmak için kullanıyor.
3. Bilinçaltına Daha Yakın Bir Deneyim Sunuyor:
Meditasyon yapanlar bilir, bazen zihinsel yolculuklar ve içgörüler, derin sessizlik anlarında gelir. Float tankları da tam olarak bunu sağlıyor. Zihnimiz, içsel dünyamızla daha güçlü bir bağlantı kurmamıza yardımcı oluyor.
4. Uyku Kalitesini Artırıyor:
Yoğun bir şekilde uyarana maruz kalan bireyler, özellikle şehir yaşamında, genellikle uyku problemleri yaşıyor. Duyusal yoksunluk sonrası melatonin seviyelerinin arttığı gözlemlenmiş ve bu da daha kaliteli bir uyku anlamına geliyor.
Sonuç: Bu Deneyimi Tekrar Eder Miyim?
Kesinlikle! AweFloat’ta yaşadığım deneyim, kelimenin tam anlamıyla “dönüştürücü” bir etki yarattı. Duyusal yoksunluk terapisi, modern dünyanın kaosundan bir an olsun sıyrılmak, içsel dinginliği bulmak ve beyni adeta sıfırlamak için harika bir yöntem. Özellikle stresli bir iş hayatı olanlar, zihinsel yorgunluk çekenler ve yaratıcı süreçlerde tıkanıklık yaşayanlar için kesinlikle öneririm.
Eğer siz de bir an olsun kendinizi tamamen dünyadan soyutlamak ve “hiçlik” deneyimini yaşamak istiyorsanız, AweFloat’a bir şans vermelisiniz. Emin olun, çıkışta kendinizi daha hafif, daha net ve daha huzurlu hissedeceksiniz.
İletişim
0543 969 62 93