Çekin ellerinizi askerin üzerinden.
Hayal ve heveslerinize alet etmeye kalkmayın.
Uzun yıllardır aynı sıkıntıyı yaşadık.
Ne olsa hemen askere koşuyorlar.
Ne olsa hemen askeri marşa başlıyorlar.
Ne olsa hemen askeri sahaya davet ediyorlar.
Askerler kendi işinde, gücünde iken bir de sizinle mi uğraşacak?
Vatan müdafaasında mı olacak sizin siyasi beklentilerinize hizmet mi edecek?
Derdiniz ne yani?
Askeri siyasete boğdurmak mı?
Siz siyaseten başarılı oldunuz da asker karşı mı çıktı?
Siz halkın gönlünde yer aldınız da asker karşı mı çıktı?
Siz ülkeye, millete hizmet yolunda başarılı adımlar attınız da asker karşı mı çıktı?
Siz bu ülkeyi Atatürk’ün istediği ve dilediği düzeyde bir ülke konumuna getirip muasır devletler seviyesine çıkardınız da asker size engel mi oldu?
Ne oluyor da iki de bir askeri marşlar ile macera peşinde koşuyorsunuz.
Bilmem kimler yürür askeri marş söylenir.
Bilmem ne başarısı kazanılır askeri marşlar söylenir.
Bilmem ne olur olmaz bir şey yapılır askeri marşlar söylenir.
Yeri geldiğinde bizde söylüyoruz ama samimiyetimizden, sevdiğimizden, coşkumuzdan.
Art niyetli beklentilerimizden değil.
Tamam, anladık, biliyoruz ki Türk milleti asker doğar, asker yaşar, asker ölür amma sizin derdiniz bu anlamda değil.
Sizin deriniz askeri vesayete zemin hazırlamak.
Çekin ellerinizi, gururumuz, onurumuz, şerefimiz, zafer kahramanlarımız, geleceğimiz, öz varlığımız, can varlığımız olan askerin üzeriden art niyetli ellerinizi çekin.
Çekin ve boşuna heveslenmeyin.
Genç askerleri de yanlış emellerinize alet etmeyin.