Reşat Nuri Güntekin’in ‘Damga’ romanında kaleme aldığı, başkasını korumak için hapse giren kahraman, çıktıktan sonra ailesinin bile ona güvenmemesi ve düzgün bir işe girememesi sonucunda namuslu bir hayat kuramamıştır. 
***
Ruhsal bozukluk nedeniyle acı çeken veya çekmiş olan insanlar üstesinden gelinmesi gereken pek çok engele sahiptir. Bu sorunların yanı sıra damgalama ile de mücadele etmeleri gerekmektedir. 
***
Damgalamanın önemli bir sonucu, ruhsal sorunlu bireylerin tedavi sonucunda etiketlenecekleri korkusuyla tedavi arayışına girmemeyi seçmeleridir. Bu nedenle damgalanma, tüm dünyada tedaviye katılımın düşüklüğü ile de ilişkili olduğundan önemli bir halk sağlığı sorunudur. 


***
Yapılan çalışmaların sonuçlarına göre depresyonu olan hastaları damgalama eğiliminin kırsal kesimde kentsel alanda yaşayanlardan daha fazla olduğunu ve depresyonu olan bireylere karşı kırsal kesimde yaşayan halkın tutumlarının genel olarak daha olumsuz ve daha reddedici olduğu saptanmıştır.
***
Tarihsel süreç içerisinde ruhsal bozukluğu olan bireylere karşı çağdan çağa ve kültürden kültüre farklı tutum ve inançlar sergilenmiştir. Bazı toplumlar ruh hastalarına özel bir önem verip onları toplum içerisine kabul ederken, bazı toplumlar ise insanlık dışı yaklaşımlar sergileyip toplum dışına itmişlerdir. Ruhsal hastalığı olan birisine yapılan her türlü ayrım onun temel insan haklarını ihlal etmektedir.


***
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yapılan çalışmalar, damgalamanın iyileşme üzerinde oldukça uzun süreli, güçlü ve olumsuz bir etkiye sahip olduğu, tedavi görüyor olmanın dahi damgalamaya yol açarak yaşamı güçleştirmeye devam ettiği ve yaşam kalitesinde azalmaya neden olduğu sonucuna ulaşmıştır. 
***
Bu nedenle ruhsal hastalıklar da diğer tüm fiziksel hastalıklar gibi bir halk sağlığı sorunudur ve tedavi sürecinde damgalanma yerine destekleyici bir yaklaşımını, hastalıklara karşı yüksek toplumsal bilinç düzeyini gerektirmektedir.