“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.”

Hz. Ali’nin bu sözleri, eğitimin, ilmin ve bilimin ne kadar önemli olduğunu açıkça vurgular.

***

Bugün, 24 Kasım Öğretmenler Günü. Türkiye’nin dört bir yanında görev yapan ve atanmayı bekleyen kıymetli öğretmenlerimiz var. Şüphesiz, dünyanın en kutsal mesleklerinden biri öğretmenliktir. Ancak her yıl Öğretmenler Günü’nün kutlanma şeklinin değiştiğini üzülerek gözlemliyorum.

***

Son yıllarda veliler arasında ve hatta sınıflar arasında “En iyisini biz yapalım, bizim öğretmenimizin hediyesi okulda konuşulsun” gibi bir yarış var. Bizim zamanımızda Öğretmenler Günü, yalnızca öğretmen ve öğrenci arasında kutlanırdı.

***

Aileler elbette öğretmenlerin özel gününü tebrik ederdi, ama böylesi müdahalelerde bulunmazlardı. “Yarım elma gönül alma” diye bir söz vardır. Ailelerin bütçesine göre alınan bir hediye, öğrencisi tarafından sıcak bir kucaklaşmayla öğretmenine takdim edilirdi.

***

Bugün ise tablo farklı. Öğrenciler bir kenarda bekliyor, veliler birbirleriyle yarışıyor. Toplanan paralarla ünlü markalardan alınan hediye çekleri veya abartılı hediyeler, bu özel günün anlamını yitiriyor. Öğretmen ve öğrenci arasındaki o özel bağ koparılıyor.

***

Mesele maddi değeri yüksek bir hediye vermek değil ki… Öğretmeni en iyi tanıyan, öğrencisidir. Öğrencinin öğretmeni için aldığı küçük bir hediye ya da içten yazdığı birkaç cümle, şüphesiz öğretmen için en güzel hediyedir.

***

Günümüzde her şeyin hızla tüketildiği bu çağda, değerini kaybeden, özünü yitiren, yozlaşan pek çok şey gibi, Öğretmenler Günü de ne yazık ki gösterişe kurban ediliyor. Bu durum, bu özel günün içtenliğini ve ruhunu gölgede bırakıyor.

***

Lütfen sevgili aileler, öğretmen ve öğrenciler arasına girmeyin. Bırakın, bu özel günü öğrenciler öğretmenleriyle özgürce kutlasınlar. Maddiyatla ölçülemeyen, sevgi ve saygının ön planda olduğu nice güzel Öğretmenler Günlerine…

SON SÖZ

Tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum.