Gençlere şöyle bir bakın. Onları televizyonların karşısında haber izlerken göremezsiniz pek.

Çünkü kendilerine sunulan haberleri sevmiyorlar. Onun yerine dünyada olup bitenleri, yaşananları sosyal medyadan takip ediyorlar. Onu daha yalın, daha hızlı ve gerçekçi buluyorlar. Neden haber izlemediklerini sorduğunuzda “sıkıcı bulduklarını” söylüyorlar. Bazıları da yayınlanan haberleri taraflı buluyorlar. Özellikle de siyasi haberleri...  

***

Gençler, televizyon seyretmedikleri ya da gazete okumadıkları halde olaylardan en az bizler kadar haberdarlar. Dünyadan bir haber değiller. Nereden öğrendiklerini sorunca sosyal medyayı gösteriyorlar. Hatta kafaları bizlerden çok daha farklı çalışıyor. Aynı anda birden fazla noktaya da konuya da odaklanabiliyorlar. Detaylarla ilgilenmiyorlar. Neden sonuç ilişkisine bakıyorlar. Bu sadece bizim gençlere özgü değil. Dünyada da böyle. Oxford Üniversitesi Reuters Enstitüsü'nün 2024 Dijital Haber Raporu'na göre, son 10 yılda TV ve yazılı basın gibi geleneksel haber kaynaklarının izleyici kitlesi keskin bir şekilde düşmüş.

***

Gençler haberleri internet veya sosyal medya aracılığıyla almayı tercih ediyor. YouTube ve WhatsApp birçokları için önemli haber kaynakları olmaya devam ediyor. TikTok da yükselişte. Hatta İngiltere gibi bazı ülkelerde TikTok, ilk kez eski adıyla Twitter olan X'i geride bırakmış. İngiltere'de 18-24 yaş arasındakilerin yüzde 23'ü, haber takibi için TikTok'u kullanıyormuş.

***

Türkiye'de haberler daha çok online olarak takip ediliyor. Haber kaynağı olarak internetin kullanım oranı yüzde 70’miş... Bu rakama sosyal medya platformları da dahil. Türkiye'de en popüler sosyal medya platformları sırasıyla YouTube, Instagram, WhatsApp, Facebook , X (Twitter) ve TikTok . Rapora göre, kadınlar ve gençler, haberlerin yoğunluğundan dolayı kendilerini daha fazla yorgun hissetme eğilimindelermiş. Ben de birçok kişiden artık televizyon haberi izlemediğini duydum. Haberleri izlerken psikolojilerinin bozulduğunu iddia edenler bile oluyor. Bu yüzden olup bitenleri duymamak, görmemek isteyenler de bir hayli fazla.

***

Hele de bizim ülkemizde. Her gün kadın cinayetleri, cinsel saldırılar, uyuşturucu bataklığına sürüklenen çocuklar, ekonomik sorunlar, krizler, intiharlar, doğal afetler, depremler, sel baskınları, İş kazaları, siyasette kısır çekişmeler, eleştiriye tahammülsüzlükler, terör olayları, mafya hesaplaşmaları, çeteler, dolandırıcılık olayları gibi yığınla olay. Bu kadar acı habere insan psikolojisinin dayanması da elbette zor oluyor. Üstelik biri bitmeden diğeri başlıyor. Acı üstüne acı. Bunları duymak istemedikleri için haber izlemediklerini söyleyenler var.

***

Bir de siyasetçilerin anlattıklarına kızıp onların seslerini duymamak için televizyonları açmayanlar da var. Keşke bu acı olaylar yaşanmasa da böyle can sıkıcı haberler olmasa. O zaman yapılması gereken yaşananlara kulaklarımızı, gözlerimizi kapatmak yerine; tepkimizi ortaya koyup bunları yaşatanlardan hesap sorabilmeliyiz. Bizleri rahatsız eden can sıkıcı olayların yaşanmasını engellemenin yollarını aramalıyız. Kadın cinayetleri başta olmak üzere, her türlü suçla etkin bir şekilde mücadele edebilmeliyiz. Kamuyu harekete geçirebilmeliyiz.

***

Örneğin geçen gün yeğeni uyuşturucu bataklığına saplanan bir gencin halası aradı beni.   Konyaaltı’nda yaşayan aile çocuğun bu durumundan dolayı perişanmış. Beni arayan hala, çocuğu tedavi ettirebilmek için ailenin kapı kapı dolaştığını ancak çıkış yolu bulamadıklarını söyledi.  Ama bir taraftan da yıllardır Antalya’nın huzur şehri olduğu yazılıp çiziliyor. Yıllardır ülkeyi idare edenler “gençlerin zehirlenmesine müsaade etmeyeceğiz” diye sürekli açıklama yapıp operasyon görüntüleri paylaşıyorlar. İyi ama gençler zehirlenmeye, ölmeye, suça sürüklenmeye devam ediyor. Söylemler güzel de yaşanan acıları ne yapacağız? Elbette bu olaylar bitinceye kadar haber yapmaya devam edeceğiz.