Bursa'nın hemen her yerinde kocaman kocaman reklamlar asılı.

Mustafa Bozbey Başkan güzel bir fotoğraf ile gülerek poz vermiş.

Ona bakınca ister istemez siz de gülümsüyor, tebessüm ediyorsunuz.

Psikolojik bir durum.

"Gülümseyin Bursa’dasınız" yazıyor başkanın fotoğrafının yanında.

Bir daha gülümsüyoruz.

İyi ama neden gülümseyelim?

Bu seçimi Bozbey kazandı diye mi?

Olur.

Öyleyse gülümsüyorum.

Başka neden gülümseyeyim?

Bursa'nın ilkbahar havasının güzel olduğu için mi?

Olur.

Gülümsüyorum.

Başka?

Bol yağmurlar ile yollar tertemiz yıkandığı için mi?

Olur.

Gülümsüyorum.

Doğanın Bursa'ya nimeti olan Uludağ'ın yemyeşil olmasının güzelliği için mi?

Olur.

Gülümsüyorum.

Başka?

Turizm mevsimi başlamak üzere.

Yerli yabancı yüz binler gelecek. Esnafımızın yüzü gülecek diye mi?

Olur.

Gülümsüyorum.

Ya sonra?

Neden gülümseyeceğiz?

Bunlar her zamanki rutin şeyler.

Doğanın döngüsü ile kendiliğinden oluyor her zaman.

Ya sonra?

Seçimin üzerinden neredeyse bir ay geçti.

Ekip kurma, yer değiştirme, atama derken "cicim ayı" bitti.

Kutlamalar, tebrikler, övgüler, seçim başarısı, sandık zaferi falan dedik ve geldik işe başlamaya.

"Gülümseyin Bursa’dasınız"

Bozbey'in oturacağı koltuk Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğu.

Türkiye'nin dördüncü büyük kentinin koltuğu.

Ülke sanayisinin can damarı olan bir şehrin koltuğu.

Dört milyon nüfuslu bir şehrin her an olabilecek sorunlarıyla dolu bir şehrin belediye başkanlığı koltuğu.

Zor bir makam.

İnsanın omuzlarının kaldıramayacağı yüklerin ağırlığı olan bir makam.

Bozbey tecrübeli bir başkan.

Kendine olan özgüveni yüksek bir başkan.

Öyle olmasa hiç Bursa gibi bir büyükşehire aday olur muydu?

Başkanın fotoğrafına bakarak ben de gülümsüyorum.

Çünkü başkan öyle diyor.

"Gülümseyin Bursa’dasınız"

Gülümsemenin ne zamana kadar süreceğini takip ediyorum.

Sonra devam ederim...