"Siyaseten kullanılmaya elverişli, kabul edilebilir tarafı yok." Bu cümleler Cumhuriyet’i kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisinin genel başkanlık koltuğunda oturan bir şahsa ait. 
***
Özellikle yerel seçimlerin ardından "acaba" mı diye kendi kendimize özüne mi dönüyor diye bizim bile soru işareti koyduğumuz Özgür Özel düğün evinin tefçisi, cenaze evinin ise yasçısı olarak yine kimseyi şaşırtmadı maalesef. 
***
Keşke sırtını PKK, YPG veya PYD'ye yaslayanlara, 40 bin vatandaşımızın kanı eline bulaşan caninin heykelini dikeceğiz diyen terör sevicilerine, yakıp yıkarak devlet ve millet malına zarar verenlere veyahut bu ülkenin geleceği olan evlatlarımızın okullarını yakan hainlere arka çıkmak yerine orada cani pahasına görev yapan, gecesini gündüzüne katarak ailesinden, sevdiklerinden uzakta aç susuz milletin huzuru için görev yapanlara destek olabilseydi. 
***
Keşke, ülke olarak o karanlık günlerden çıkmamız için her türlü fedakarlığı yapan isimsiz kahramanların hakkını, hukukunu savunabilseydi. 
Keşke gerek o dönem gerekse şimdi "atalarımızın kanlarıyla sulanmış bu topraklarda hainlik yapan ismi, cismi, sıfatı ne olursa olsun bedel öder" diye şimdi siyaseten yol yürüdüğü ortaklarına bir kaç kelam edebilseydi. 
***
Madem atamızın koltuğunda oturduğunu iddia ediyor, o halde o koltukta oturmanın hakkı da öyle verilebilirdi. Ancak Özgür Özel onu yapmak yerine, 300'e yakın okul, 25 kaymakamlık, 67 emniyet binası ve 1.113 ev ve iş yerinin yakılıp yıkılması ve ikisi polis 37 vatandaşımızın şehit edilmesine vesile olanlara sahip çıkıyor ve davayı sulandırıp adalet mekanizmasını tartışmaya açmaya çalışıyor. 
***
Yazık! Gerçekten ne inanılır, ne de kabul edilebilir bir tavır ve davranış değil bu.