Hangi birini yazayım?

O kadar çok sorun var ki!

Pahalılık bir yanda geçimsizlik diğer yanda.

Yeterli gelmeyen, geçim darlığı yaşatan emekli maaşı bir yanda.

Kira sorunu bir yanda maaş kiraya gidiyor diğer yanda.

Büyük bir dünya savaşı beklentisi dillendiriliyor.

Bir yanda savaş korkusu diğer yanda “bu ay maaşı nasıl yetiştireceğim” kaygısı.

İsrail katliamları bir yanda ona destek veren Siyonist ABD başkan Bıden seçimden kaçıyor diğer yanda.

Trump’a rakip bulunamıyor adam zevkten dört köşe.

Ukrayna lideri Zelensky’e ateş düştü çünkü Trump gelirse topraklarını alıp Rusya’ya verecek savaş bitecek.

Sıkıntılar bayağı büyük.

Her şey bir yana, sebze, meyve ateş pahası.

Alınacak gibi değil.

Dar gelirliler pazara akşam saatlerinde gidiyorlar ki çürük, çarık, iyi, kötü demeden ucuza ne bulurlarsa alabilsinler.

Bu sıkıntı değil de nedir?

Maaşı bol olanlara pahalılık ne gam!

Gelin bir de asgari ücretliye sorun bakalım durumları nasıl?

Hangi birini yazayım?

Halkım “yaz üstadım, yaz, bunu da yaz, şunu da yaz” diyor ama inanın bir çoğunu yazamıyorum bile!

Dert, çile, geçim kahrı bitecek gibi değil.

Yaza yaza yaz geldi, gidiyor bile ama pahalılık bitmiyor.

Zamlar dur durak bilmiyor, kimse buna engel olamıyor, çaresini bulamıyor.

Şu marketler grubu yok mu ah şu marketler!

Herkesin ağzında “enflasyonu hep onlar yükseltiyor” dedikodusu.

Halk en iyi araştırma yapan büyük bir kitle.

Kime sorarsanız sorun, şampiyon ve hep birinci gelen araştırmacılar onlar.

Çünkü hayatı için için yaşayan onlar.

Dertleri çok.

Hükümete de kırgınlar, dargınlar ama muhalefete de yüz vermiyorlar.

Muhalefet ise kendi havasında!

Yani “nasıl ederimde halkın gönlünden Erdoğan sevgisini alırımda iktidara gelmek için erken seçime götürürüm” havasında.

Derdimiz çoktur, hangi birini yazayım.