Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözüyle yazıma giriş yapmak istiyorum:

“Kitapsız yaşamak; kör, sağır, dilsiz yaşamaktır.”

Nasıl derin ve güzel bir ifade değil mi? Aydınlık geleceğe giden yolların okumaktan geçtiğini ifade eden daha güzel bir cümle olamazdı. Ve tam da bu noktada kitapları insanların hayatına dahil eden biri ya da birilerinin varlığının olması umut verici...

Gürsu Mahallesi Muhtarlığı kütüphanesinden geçtiğimiz günlerde sizlere bahsetmiştim. Muhtar Özlem Hanım organizasyonluğunda “Kitap Okuyorum” etkinliğiyle Gürsu Mahallesi sakinleri ile bir araya geldik.

***

Kitaplarım vesilesiyle tanıştığım her insan benim için çok özeldir. Gürsu Mahallesi sakinleri ile bir araya gelerek kitaplar, edebiyat, sanat üzerine sohbet ettik. Yaşama dair birçok şeyi paylaşarak karşılıklı hasbihal ettik. Bu tarz etkinlikleri çok önemsiyorum çünkü amacına hizmet eden bir buluşma oluyor.  

***

Gönül yorgunluklarını dile getirdiğimiz, içimizde en derinlere sakladığımız duyguları gün yüzüne çıkardığımız, uzun zamandır yüzleşmekten kaçtığımız kendimizle yüzleşiyoruz... Hayatı ben bir çekmeceye benzetiyorum. Herkesin anahtarını özenle sakladığı küçük bir hayat çekmecesi vardır illa ki... O çekmece öyle her gün açılmaz aksine nadiren açarız.

***

Çekmecenin içinde alelade her şey olmaz. Ömrümüze ilmek ilmek, nakış nakış işlediğimiz her ne ise onu saklar, koruruz orada. Hatta öyle bir saklarız ki kendimizden bile sakınırız. Bazen böyle bir güç gelir ya da deli cesareti dedikleri o an gelir gonca gül misali kuruttuğumuz o duyguyu çekmecenin içinden çıkarırız. O anlarda oracıkta bir sen varsındır bir de yıllarca kendine yabancılaştırdığın diğer yarın... İşte o vakit eteğindeki tüm taşları dökersin ortaya ne var ne yok içini dökersin. 

***

Biliyor musun sevgili sen; ömrün boyunca sen, sen olmanın hakkını verdin kendine. Herkesten sakladığın hatta yok saydığın duygunu çıkardın çekmecenin en kör noktasından. Aldın karşına o duygunla dertleştin, birkaç damla gözyaşı süzüldü yanaklarına. Derin bir nefes çekerek geçmişi yad ettin.

Bunca yıl olduramadıklarını belki o an oldurdun ve yükünü hafiflettin. Yazık ettiğin geçmiş yıllarından af dileyip bundan sonra kıymetli olan tek kişinin sen olduğunu kendine itiraf ettin ve hayatın boyunca kendin için ilk kez belki göğün kalbine sarıldın. 

***

Nedensiz ve sebepsiz gelir bazı misafirler... Alnımıza yazılan nedensiz ve sebepsiz misafirlere ev sahipliği yaparız çoğu zaman. İşte sen bugün bu kitap buluşmamızda nedensiz ve sebepsizce kendine çat kapı gelen misafirdin. Kendini en iyi şekilde ağırla ve en samimisinden kendine ev sahipliği yap. Çünkü gönlünün nasıl hoş edileceğini en iyi sen biliyorsun...

***

Bir avuç mutluluktan ibaret olan hayatımızda bugün bir araya geldiğimiz değerli isimlerle kendi payımıza düşen mutluluğu aldığımızı düşünüyorum. Yazar okuyucu buluşmasında bizlere ev sahipliği yapan Özlem Saday’ a gönülden teşekkür ediyorum.