Bundan 10 yıl kadar önce 20’li yaşların ortalarında olan bir şahıs, görüştüğü işadamlarına kendisini medya patronu olarak tanıtıp bir vakıfla iş birliği içinde her sektörden Antalya’da yılın en başarılı işadamını seçip plaketle ödüllendireceklerini anlatmış. İddiaya göre, bu kişi işadamlarından o gece için sponsorluk adı altında para talep etmiş. Antalya’nın en lüks otelinde düzenlenecek törenle ödüllerin verileceğini, törene bakanların belediye başkanlarının da aralarında olduğu seçkin bir davetli topluluğunun katılacağını anlatmış. İddiaya göre yılın en başarılı işadamlarının ise bu organizasyona sponsorluk ödemesi yapanların arasından seçileceği söylenmiş. İşadamları da yılın enleri arasına girebilmek için bu kişiye kesenin ağzını açmış. Bizim plaket almaya pek meraklı işadamları da o gece bakanların, milletvekillerinin, belediye başkanlarının, protokolün, kentin ileri gelenlerinin önünde yılın enleri ödülünü almayı hayal ederek bu kişiye ödeme yapmışlar. Ama böyle bir organizasyon gerçekleşmemiş. İddiaya göre şahıs topladığı paraları iade de etmemiş. Bunun üzerine parayı verenlerle bu şahıs arasında kavgalar çıkmış. Dolandırıldığını iddia edenlerden bir müteahhit bu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunmuş.

* * *

Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın sonunda şahıs 5 yıl hapse mahkum edilmiş. Ancak davanın temyiz safhası olduğu için şahıs hakkında hükümle birlikte tutuklanma kararı verilmemişti. Ceza kesinleşirse şahıs o zaman tutuklanacaktı. O zamanlar ben de DHA’da adliye muhabiriyim. Şahsı şikayet eden müteahhitten ve avukatından davayla ilgili tüm belgeleri, bilgileri aldım. Sonra da mahkemenin verdiği karar doğrultusında haber yaptım. Sen misin bunu yapan?.  Dolandırıcılıktan hüküm giyen bu şahıs benim bu haberi rüşvet karşılığı yaptığımı iddia etti. Sadece beni değil o dönemde benim yaptığım haberi Doğan Haber Ajansı’ndan alıp yayınlayan gazetelerin yöneticilerini de rüşvetçilikle itham etti. Ben de bu şahsı savcılığa şikayet ettim. Şahıs hakkında asliye ceza mahkemesinde dava açıldı. Ama yapılan yargılama sonucu bu şahıs hem asliye ceza mahkemesinde, hem de istinaf mahkemesinde beraat etti. “Nasıl olur” dedim. “Rüşvetçi denmesi ne kadar ağır bir suç” dedim. Sanığın beraatını isteyen İstinaf Mahkemesi’nin savcısıyla tartıştım. Savcı dedi ki, “Rüşvet suçu kamu çalışanlarına özgü bir suçtur. Sen kamu görevlisi olmadığın için rüşvet suçu işleyemezsin. Bu nedenle sana ‘rüşvetçi gazeteci’ denmesi de suç değildir. Eleştiridir.” Ben de  “Elbette ben devlet memuru değilim, ama ben kamu adına görev yapıyorum. Gazetecilik bir kamu görevidir” dedim. Bunun üzerine savcı, “Kamu görevlisi ile kamu adına görev yapmak aynı şey değil. Bu söz bana karşı söylenmiş olsaydı suçtu. Ama sen kamu çalışanı olmadığın için suç değil. Bana söyleyemezler ama sana söylemeleri suç değil” dedi. Sonra da “Bugün politikacılar da birbirlerine demediklerini bırakmıyorlar. Bazı mesleklerde ve bazı işlerde eleştiriye tahammül edebilmek gerekir. Seninki de öyle” dedi.

* * *

Savcı beyden dersimizi alıp çıktık. Gazeteciye rüşvetçi demenin suç olmadığını söyleyen bu savcı sonra başsavcı vekilliği de yaptı. Dolandırıcılıktan hüküm giyen bu şahsın bana “Rüşvetçi Gazeteci” demesi karşısında hukuken bir şey yapamadım. Bunu niye anlattım.  31 Mart Seçimleri öncesi adaylar birbirlerine demediklerini bırakmadı. “Sayın” diye hitap ettikleri rakiplerine saydırdılar. Taraftarları da onlardan geri kalmadılar. Sosyal medya başta olmak üzere her koldan birbirlerine laf soktular. Şimdi seçimler de bitti. Seçim öncesi edilen bu lafların birçoğu muhtemelen yargıya da taşınacaktır. Çünkü bizler eleştiri ile hakareti birbiriyle karıştırabiliyoruz. Eleştiriye tahammül edemeyebiliyoruz.

* * *

Örneğin 31 Mart Yerel Seçimleri’nde tekrar CHP’den Muratpaşa Belediye Başkanlığı’na seçilen Avukat Ümit Uysal... Emekli Astsubay Erol Duygulu 2017 yılında CHP’li Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal hakkında bir takım eleştirilerde bulunmuş. Bunun üzerine Ümit Uysal, kendisine hakaret edildiğini iddia ederek kendisi gibi CHP’li olan Erol Duygulu hakkında şikayetçi olmuştu. Yapılan yargılama sonucu Erol Duygulu, 16 Temmuz 2018 tarihinde hakaret suçundan 8 bin 840 TL adli para cezasına çarptırılınca Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştu. Anayasa Mahkemesi ise Anayasa’nın 26 ve 34’üncü maddelerini gerekçe göstererek Uysal hakkında yapılan paylaşımları ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmişti. Bunun üzerine yeniden yapılan yargılama sonucu Erol Duygulu’ya verilen ceza Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar doğrultusunda iptal edilmişti. Karara itiraz eden CHP’li Ümit Uysal ,üst mahkemeden de umduğunu bulamamış. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara karşı hukuk mücadelesi veren CHP’li Başkan Uysal şimdi de konuyu Yargıtay’a taşımış. Ümit Uysal’ın avukatları 1 Nisan günü yani seçimden bir gün sonra Erol Duygulu hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar doğrultusunda hüküm veren Antalya 2’inci Asliye Ceza Mahkemesi ile Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4’üncü Ceza Dairesi’nin kararının bozulması için Yargıtay’a dilekçe göndermiş.  Hani Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar herkesi bağlardı. Ümit Uysal’ın Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı bu direnişi niye?