Öcalan ile görüşme şüphe ile karşılandı. Tepkiler var.

Olay ilk başta büyük devlet adamı Devlet Bahçeli'nin "Öcalan örgütü feshetsin, gelsin mecliste konuşsun" demesiyle başladı.
Ardından İmralı zlyareti.
Sonra bebek katili Öcalan'ın "Herşeye ben hazırım" demesi kimi kişilerde gerilim yarattı.
İtirazlar yükseldi.
Karşı çıkanlar oldu.
"Ne oluyor yahu?" diyenler var.
Ve en önemlisi de gazilerin tepkisi.
Terörle mücadelede bacağını kaybetmiş ve protez ayakla yaşamını sürdürüyor bir gazimiz bakın bu tartışmalara, beklentilere, tehditlere, umutlara ne diyor?
" Ben bacağımı kaybettim, onlarla barış olacaksa verin benim bacağımı"
Bir başka gazi de çıkar derse ki:
"Ben gözümü kaybettim, verin benim gözümü"
Binlerce asker, rütbeli rütbesiz binlerce Mehmetçik terörle mücadelede bir uzvunu kaybetti.
Sakat kaldılar.
Özürlü oldular.
Elini, kolunu, bacağını kaybettiler.
"Terörle barış olacak" zannıyla büyük tepki verirler.
Gaziler tepki verir de aileleri, yakınları vermez mi?
Ya şehitler?
Onların tepkileri nasıl olur acaba?
"Ben canımı vatana kurban verdim"
"Terör örgütüyle nasıl barışırsınız, olamaz "
"Eğer onlarla barış olursa geri verin benim hayatımı, canımı" demez mi?
Kuşkular, tepkiler, isyanlar var.
Var ama bu telaş, serzeniş, sitem yersiz.
Çünkü büyük Türk devleti bu yanlışa asla düşmez.
Varsın kimileri İmralı'yı ziyaret etsin.
Sonuç değişmez.
Ya silah bırakacak, teslim olacak yada TC.devleti terörü bitirecek.
Bunda kararlı.
Türk, Kürt kardeşçe yaşamaya eskisi gibi devam edecek.
Barışmış, anlaşmaymış, serbest bırakılmasıymış, özerklik beklentisine girmeleriymiş bunlar beyhude umutlar.
Asla ve kat'a böyle bir şey olamaz.
Yüzlerce yıldır söylediğimiz gibi "Türk, Kürt kardeştir, aramızı bozmaya kalkanlar kalleştir"
Olmayacak hayal peşinde koşanlar boşuna yorulduklarını kırk yıl sonra anlayackları zaman bu zamandır.
Allah devlete ve millete zeval vermesin.