Sevgili okur,

Dün bu köşede ABD’de yapılacak seçim sürecinden bahsetmiştim.

Neden, çünkü bu seçimin dünyanın geleceğinde etkileri çok büyük olacak. 

Seçilen başkana göre dünyadaki iklim krizinden tutun da enerjiye, ekonomiden, pandemiye, göç ve göçmen politikalarına kadar her şey değişecek.

Hatta neredeyse seçilen başkana göre dünyada yeni savaş haritalarının yolları yeniden çizilecek,  üzülerek söylüyorum. 

Kısacası,  küresel politikayı da derinden etkileyecek olan bu seçim,  özellikle Ortadoğu'da, bölgesel dengeleri ve politikaları değiştirebilecek potansiyele sahip.
Dolayısıyla bizi ciddi ilgilendiriyor.

Bir Ortadoğu uzmanı değiliz elbette ama yine de anladığım kadarıyla sizlerle paylaşmak istedim. 

Bildiğiniz gibi Ortadoğu, jeopolitik konumu, enerji kaynakları ve tarihi çekişmeleri nedeniyle tarih boyunca küresel güçlerin ilgi odağında olmuştur. 

 ABD'nin bölgede güçlü bir askeri ve diplomatik varlığının oluşu da aşikar. 

Özellikle İsrail-Filistin sorunu, İran'ın nükleer programı, Suriye iç savaşı ve Suudi Arabistan ile ilişkiler, ABD'nin Ortadoğu politikasının temelini oluştururken, yaşanan her terörize olayda, iç savaşta, özgürlük trajedilerinde, Amerikan parmağının olduğunu, açık veya gizli olarak mutlaka işin içinde olduklarının altını da bir kez daha koyu renkle çizelim. 

 Peki 2024 seçimlerinde öne çıkan iki ana adayın (Joe Biden ve Donald Trump) Ortadoğu politikaları, bölgede nasıl farklı sonuçlar doğurabilir?

Mevcut başkan Biden, görünen o ki diplomasiye dayalı bir dış politika benimsiyor.  Daha doğrusu eline tutuşturulan ezbere dayalı. İran nükleer anlaşmasına geri dönme çabaları, İsrail-Filistin barış görüşmelerine desteği ve Yemen'deki çatışmayı sona erdirme girişimleri, Biden'ın Ortadoğu politikalarının ana hatlarını oluşturuyor. 
Biden, insan hakları ve demokratik değerlere de vurgu yapmaya çalışıyor, özellikle Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkelerde reform çağrıları yapıyor ama biz bu değer ve çağrıların süreç ve sonuçlarını en ağır şekliyle görüyor ve büyük bir öfke ve nefret duyuyoruz. 

Eski başkan Trump ise daha milliyetçi ve agresif bir dış politika izliyor.  Trump yönetimi, İsrail'e güçlü destek vererek Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımış ve bazı Arap ülkeleriyle İsrail arasında normalleşme anlaşmalarını teşvik etmişti hatırlarsanız. İran'a yönelik "maksimum baskı" politikası ile ekonomik yaptırımları artırmış ve nükleer anlaşmadan çekilmişti. Trump'ın Ortadoğu politikaları, daha çok güç gösterisi ve doğrudan müdahale üzerine kurulu.
 
Üstelik son yapılan CNN ekranlarındaki münazarada İsrail –Filistin konusunda Biden’a Filistinli oldu diyecek kadar acımasız, İsrail Filistin’i dümdüz etmeliydi diyecek kadarda pervasız ve tehlikeli kendisi.

Ve işte tam da bu nokta zaten bizim dikkat etmemiz gereken husus.


Sevgili okur, 

Yarın da yine bu satırlarda, seçimi konu bazlı  ve detaylı irdeleyelim…