Yasa mı, yasak mıkonusuna kaldığımız yerden devam edelim.

İlki hayvanları koruma adına yasalaştırılan hayvanları öldürme yasası, diğeri de son bir haftadır kısıtlanan ve cumartesi 21.30 itibariyle erişime açılan, instagram hatta roblox oyunu yasağı

Ya da yıllar önceki başörtüsü, youtube yasakları.

Hatırlayın.

Fazlası var azı yok.

Peki, yasaların temel amacı toplum düzenini sağlamak,adaletin tesisi için gerekli zemini hazırlamak ve bireylerin haklarını güvence altına almakiken, yasakların amacı ne?

Ya da yasaların belirlediği sınırlar, aynı zamanda özgürlüklerin kısıtlanması olarak algılanabilir mi?

O halde,  yasa da, yasakda toplumsal düzeni mi sağlamayı amaçlıyor, yoksa bireylerin özgürlüklerini sınırlayan bir engel mi teşkil ediyor?

Yoksa tam tersi mi?

Bu sorunun yanıtını ararken, yasaların ve yasakların işlevlerini, sınırlarını ve toplum üzerindeki etkilerini derinlemesine incelemek gerekir.

Yasalar, bireyler arasında çıkan anlaşmazlıkları çözmek ve toplumsal düzeni korumak için oluşturulmuştur.

Bir toplumda düzenin sağlanabilmesi, herkesin belirli kurallara uymasıyla mümkündür. Bu kurallar, hem bireylerin haklarını korumayı amaçlar hem de toplumsal çıkarları gözetir.
Yasaların bir diğer önemli işlevi, adaletin sağlanması, adaletin herkes için erişilebilir olmasıdır. Yasalar, toplumdaki güç dengesizliklerini gidererek, bireylerin haklarını eşit şekilde korur.
Yasaklar ise belirli davranışları engelleyerek, toplumsal düzenin korunmasına hizmet eder.

Ancak, yasaklar konusundaki temel sorun, bu kısıtlamaların bireylerin özgürlükleriyle olan ilişkisidir.

Bir davranışın yasaklanması, toplumun genel yararını mı gözetiyor, yoksa bireylerin haklarını mı ihlal ediyor?

Bu sorunun yanıtı, yasakların toplumsal ve bireysel düzeyde nasıl algılandığına bağlıdır.

Çünkü her yasa, doğal olarak belirli kısıtlamalar içerir.

Bu kısıtlamaların ölçüsü ve amacı, yasaların yasaklara dönüşme riskini de beraberinde getirir. Eğer bir yasa, bireylerin özgürlüklerini aşırı derecede sınırlıyor ve toplumun genel yararına hizmet etmiyorsa, bu yasa bir yasak olarak algılanabilir.

Bu durum, bireylerin devlete ve hukuka olan güvenini zedeler ve toplumsal huzursuzluğa yol açabilir.

Son dönemde, hızına yetişemediğimiz bir şekilde yaşadıklarımız, tam da bu ikilemi içinde barındıran bir hale dönüştü.

Toplumsal uzlaşı kaybedildi, taraflara ayrılındı, spekülasyonlar ve konuyu saptırmalar arttı ve en kötüsü algı oyunlarıyla gerçeklikler saklandı.

Gündelik yaşamın içinde kaybolan sıradan vatandaş, ilk ağızdan dinlediğine inandı ama doğruluğunu araştırmadı ve algı kurbanı oldu.

Sonuçta yasa da yasak ta toplumda bir infiale sebep oldu.

Düzeni sağlamaktan öte bozmaya, toplumsal çatışmaya, bireysel haksızlığa, inançsız bir sisteme, sorgulanan bir adalet kavramına dönüştü.

Yasanın ana amaçlarının dışına çıkıldığında vardığı nokta yasak iken, arada yanlış kurulan denge, patlamaya hazır bir bomba gibi düştü aramıza.

Ve işte sonuç ortada.

Demem o ki, bu dengeyi kurmak, uygulamak ve devam ettirmek kolay değil.

Değişen toplumsal dinamikleri gözetmeden, sokağı dinlemeden, dünyanın, ülkenin, şehrin havasını koklamadan alınan tüm kararlar, ister yasa ister yasak olsun, doğru değil.

Bu dengeyi kurmak ise bizim elimizde.

Sadece oyun kurucuların değil, biz vatandaşların da.

Terazi hep vatandaşın elinde, adaletin de, ihanetin de.

Mühim olan, doğru olanı seçmek…