Ah şu marketler, aaah!

Çıktı çıkalı her yeri kapladılar.
Ne güzeldi eskiden Muhittin amcanın bakkalı.
Ne güzeldi Rıza dayının fırını.
Ne güzeldi Şakir dayının manavı, Mehmet dayının kasabı.
Ah şu marketler var ya şu marketler!..
Eski alışveriş güzelliğimizin köküne kibrit suyu döktüler.
Onlar birkaç lira ile satar, kâr eder şükrederlerdi.
Yazarlardı deftere günlük borca alanları, toplarlardı ay başına paraları.
Şimdi öyle mi ya!
Belimizi kırdılar.
Cebimizi yaktılar.
Sorsan cevapları hazır:
“İstihdam yarattık daha ne istiyorsunuz?”
Yaaa, ne demezsiniz!
Piyasayı altüst ettiniz, birçok iş yerinin anasını ağlattınız.
Abajurdan elbiseye, penseden tornavidaya, parfümden terliğe, buzdolabından çamaşır makinesine kadar satar oldunuz.
Halde beş - on lira olan elma, şeftali otuz - kırk liraya satılıyor.
Üç kuruşluk karpuzu on iki, on üç liradan alıyoruz.
Diğer marketlerle anlaşıp fiyat belirleyip piyasayı gerdiler.
Bu durumu devlet tespit etmedi mi?
Cezaları yemediler mi?
Marketlere bakan diğer yerler de fiyatları yukarı çekiyorlar.
Sebze meyve anormal pahalı hem de mevsiminde.
Neredeyse şeftaliyi, üzümü alıp misafir odasında vitrine koyasım geliyor.
Denetleme sonrası yazılan cezayı da tekrar fiyatlara yansıtıp tüketiciden çıkarıyorlar adeta.
Aaah ah, nerede o mahalle kasabımız, bakkalımız, manavımız!
Keşke onlar var olmaya devam etselerdi.
Bir de kalkmışlar ”Bizim şu kadar şubemiz var” diye övünmezler mi?
Diledikleri ürünü diledikleri gibi satar ve de neredeyse köylere kadar şube açarlarsa işte böyle piyasa yükselir.
Denetimi devlet değil vatandaş yapıp; bir, iki hafta alışverişi kesip sabretseler…
Ama nerdeeee…