Bugün 18 Mart 2024!

Yedi iklimi cihanın bilmeli ki bugün de Çanakkale geçilmez! Geçilemez!

Çanakkale Zaferi, şanlı tarihimizin en eşsiz sayfalarından biridir. Ve önümüzdeki boş sayfalara bir hilal uğruna adını yazma aşkıyla dolu nice yürekler var fayrap halde kaynıyor…

Bana da şanlı bir ölümü nasip et Allah’ım’ diye dua edenler tükendi mi sanırsınız! Tarihten alacaklı gibi o günü kollayanlar var…

Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 25 Nisan 1915’te sabahı 57’nci Piyade Alayı’na verdiği ‘Ben size taarruzu emretmiyorum.Ölmeyi emrediyorum…’ emri, büyük zaferin akla ilk gelen sembollerinden biridir.

Halen bu emre adanmışçasına coşkun ve keskin bir inançla yaşayanlar var. Çünkü onlar o emrin devamını biliyorlar: “…Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir.”

Büyük Türk Milleti, bin yıllık değil binlerce yıllık yurdu Anadolu’da hep öle öle var oldu. Ve biz öldükçe ardımızdan hep yenisi geldi, gelecektir. Buralar, ilelebet Türk Yurdu olarak kalmaya devam edecektir.

Çanakkale Zaferi’nin 109’uncu yıl dönümünde, bugüne kadar her türlü saldırıyla yıpratmaya ve nihai hedefe ulaşmak için fırsat kollamaya devam eden sırtlan kümesi bilmeli ki bugün, Türk ne hasta ne yorgun ne de yılgındır!

Top, tüfek ve bilekle yapamadığını şeytani aklıyla yapacağını sananlar unutmamalı ki bu topraklar ‘Hüda’nın Serhaddi’ Alparslanlar ve Kılıç Arslanlarla doludur.

Emperyalizm, 109 yıl önce yediği şamarın hıncı ve öfkesi içerisinde, kurduğu tuzaklarla bugün bizi uyuşturduğunu veya uyuttuğunu sanabilir.

Ama Yüzbaşı Hakkı, Seyit Ali Onbaşı, Ezineli Yahya Çavuşların ruhu ayakta görev yerleri dolu ve diridir!

İkinci yüzyılına giren Türkiye Cumhuriyeti’nin harcının karıldığı bu kutlu zafer, bizler için yalnızca bir dönüm noktası değil emperyalizm ve kapitalizm ile yüzleşme vetiresidir.

O gün şahit olduğumuz vahşiliği unutmadık. Unutmayacağız!Tarihten önce vardık, tarihten sonra da varız. Her şafakta yine doğacağız…

İşte bu satırları okurken televizyona, sosyal medyaya, sokağa ve masalardaki muhabbete baktığında karşılaşacağın manzara holiganizm, partizan zikirler veya ekonomik karamsarlık olabilir. Yılma!

Kitlenin, tarihinin büyük destanlarını unuttuğunu veya yavan kutlama mesajlarıyla geçiştirdiğini görüp hüsran ve yeise gark olabilirsin. Yılma!

Dışımızda olduğu gibi içimizde de bugünü dahi ahlaksızca ve pervasızca Türk ve Atatürk düşmanlığına alet edenleri görebilirsin. Yılma!

İmkân, fırsat ve zenginliğin Türk dışında herkesçe bölüşüldüğünü refahın, konforun ve sefanın sana çok görüldüğünü fark edebilirsin. Yılma!

Nesilden nesle öldüğün, sana ait toprak ve cumhuriyette hor, öteki ve yok sayıldığın dönemler yaşanabilir. Yılma!

Bil ki Türk yılmaz!Bil ki ‘Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir.’

Türk okur, düşünür, çalışır…

Ne mutlu Türk olana! Ne mutlu Türk kalana!

Saygıyla…