Erdoğan ne dedi?
“Esad ile neden görüşmeyelim ki… Görüşürüz tabi”
Esad ne dedi?
“Neden görüşmeyelim ki, tabiî ki görüşebiliriz”
Bundan kim rahatsız olur?
Amerika, İsrail ve bunların kurdukları Suriye’deki terör örgütleri.
Öyleyse ne yapmak lazım?
Derhal Türkiye’de bir provokatif olay düzenlemek lazım ki Esad ile Erdoğan barışmasın.
İki halk arasında husumet yaratılsın.
Netanyahu’nun oğlu iki hafta önce ne dedi?
“Türkler, Kürtleri katlediyor” dedi.
Tuttu mu iftira?
Tutmadı.
Öyleyse daha keskin ve daha ses getirecek bir eylem yapmak lazım.
Ne yapmalı Türkiye’de?
Erdoğan muhaliflerinin Suriyeli göçmenler ve diğer sığınmacılar üzerinden yaptıkları yanlış, tehlikeli ve kutuplaştırıcı söylemleri kullanarak derhal bu konuya hassas olan iller devreye sokulmalı.
Bunun için de Türklerin en hassas oldukları konuya uygun bir mizansen yazmalı ve oynayacak bir dublör lazım.
Bunların hepsi hemen bulunuyor ve aklı kıt, zekâ özürlü olan bir Suriyeli göçmen genç bulunuyor ve küçük bir çocuk ile (kameralarında olduğu) bir tuvalete veya lavaboya yollanıyor.
Lavaboda kameralar neden olur ki?
Ya da tuvalete neden kamera konur ki?
Tuhaf, ilginç ve olmayacak şeyler burada, Kayseri’de oluşturuluyor.
Ve derken oyun başlıyor.
Mizansen oynanıyor.
Kısa sürede birileri beyaz bir araba ile olay mahalline geliyor, halk galeyana getiriliyor ve istenmeyen olaylar yaşanıyor.
Bu olayı CIA ve MOSSAD neden organize etsin ki?
Ne alâka yani, değil mi?
İşte dananın kuyruğu da burada kopuyor.
İsrail’in soykırımını ve katliamını dünyaya duyurup rezil eden Türkiye.
Uluslararası mahkemeyi harekete geçiren Türkiye.
Dünya liderleri ile birebir görüşerek İsrail’i köşeye sıkıştıran Türkiye.
Yani Erdoğan.
Türkiye’nin hassa tarafını bulup çirkin bir olay plânlaması ile dünya’ya “Türkiye Suriyeli göçmenleri yakıyor, öldürüyor, iş yerlerini yağmalattırıyor, Türkiye yaramaz bir ülke”  dedirtmek.
Bunu başarmak için de bu konularda çok tecrübeli olan CIA ve MOSSAD devreye giriyor Kayseri’de.
İşte bu kadar basit!