Yanlış üstüne yanlış yapılıyor.
O yanlış.
Bu yanlış.
Şu yanlış.
Onlar yanlış.
Bunlar yanlış.
Şunlar yanlış.
Her şey yanlış ama doğruymuş gibi bir algı yaratılıyor.
Siyaset düzeni bozuldu.
Politika her şeyin önüne geçti.
Terör örgütü yanlısı olduğu her yönüyle belgelenen bir belediye başkanı tutuklanınca demokrasi rafa kaldırılıyor.
Kabullenilmiyor.
Devletin varlığı düşünülmüyor
Kamu vicdanı hesaba katılmıyor.
"Halk ne diyor?" diye sorulmuyor.
Hemen destek veriliyor.
Ne için bu destek?
"Seçimle gelmiş bir başkan görevden alınamaz, ancak gene seçimle gider" deniyor.
İyi ama adalet denen varlık belgelerle suçlu buluyor başkanları.
"Hayır efendim, olmaz!"
"Böyle bir uygulama demokratik değil!" deniyor.
Devlet diyor ki:
"Bu başkanlar terör örgütüyle iltisaklı"
"Devletin ve milletin geleceğini tehlikeye atıyorlar…"
Bu sözler dinlenilmiyor bile.
İstediği kadar devlet yasaları uygulasın.
Suç teşkil eden belgeleri sunsun.
Kabul edilmiyor.
Belgeler sahici bulunmuyor.
Öyle ki, cumhur ittifakı dışında kalan hemen tüm partiler bu tutuklamaya karşı çıkıyorlar.
Kayyum atanmasını ret ediyorlar.
Devlet diyor ki:
"İyi ama bunlar devletten yana değil terörden yanalar"
"Halkı isyana teşvik ediyorlar"
"Ülkeyi tehlikeli mecralara sürüklüyorlar"
"Vatanı bölme hesapları var"
"Yanlış yapıyorlar" diyor.
Dinleyen yok.
Ana muhalefet lideri bu görevden almalara şiddetle karşı çıkıyor ve alelacele güneydoğuya gidiyor.
Şimdi burada duralım.
Kim yanlış yapıyor?
Hükümet mi?
Muhalefet mi?
Adalet mi?
Hukuk mu?
Yoksa başkanlar mı?
Yoksa halkı isyana teşvik ve kışkırtanlar mı?
Demokrasi terörle yürür mü?
Demokratik haklar terörle örtüşür mü?
Hangisi ya da kimler yanlış yoldalar veya kimler yanlış yapıyorlar?
O yanlış.
Bu yanlış.
Şu yanlış.
Öyleyse kim, hangisi doğru?
Devlet yanlışı doğruyu ayırt edecek güce sahiptir.