Türkiye’de gastronomi turizmi açısından potansiyeli yüksek olan fakat atılımda geç kalan il hangisi diye sorulsa herhalde Bursa ilk sıralarda yer alırdı.

Coğrafi işaretli onca ürününe ve çeşit çeşit lezzetine rağmen Bursa, bu alanda hak ettiği yerde değildi.

Bursa’nın turizm gücüne inanan ve bu alanda önemli girişimler gerçekleştiren Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, gastronomi konusunda da Bursa’ya ilkleri yaşattı.

Geçen yıl ‘İpeksi Lezzetler’ temasıyla düzenlenen gastronomi festivalinin ikincisi bu yıl 15-17 Eylül tarihlerinde ‘Yeşil Bursa Yeşil Gastronomi’ adıyla gerçekleştirilecek.

Bu festivalin kent ile özdeşleşmesini ve yıllarca sürmesini ümit ediyorum. Çünkü hem ekonomiye hem de kentlilik bilincine katkısı olduğuna inanıyorum.

Mesela geçen yıl Merinos Park’taki festivali 400 bin kişi ziyaret etmişti. Bu ilki düzenlenen bir festival için olağanüstü bir seviyedir.

Oysa geçen yıl stantlar bedava olmasına rağmen döner ikram edecek (ücretiyle) firma bulmakta zorlanılmıştı. Bu yıl ise stantlar ücretli ama hepsi doldu 20’den fazla firma dışarda kaldı.

Belli ki üçüncüsü Merinos’a da sığmayacak. Hatta bu yıldan bile emin değilim zira geçen yıldan daha fazla bir katılım bekleniyor.

Geçen akşamki tanıtım toplantısında Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, kenti festivale davet ederken şöyle dedi:

Hala işin büyük yükünü Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin çektiğini ifade etmek istiyorum. Bu festival kişilere, kurumlara, firmalara özel bir festival değil. Bu Bursa'nın festivali. Bursa'nın gastronomi festivali.

Elbette Bursa’nın festivali ama hiç şüphesiz bu festival, Alinur Aktaş ile anılacak. Onun turizm için çabasına dair konuşmalarda bir başlık olacak. Tıpkı tarihi çarşı ve hanlar bölgesindeki proje gibi…

***

Bu tarz organizasyonlarda iş sadece çadır kurmaktan ibaret değil. Arkasında büyük bir insan emeği ve büyük bir bütçe planlaması var.

İçinde bulunduğumuz enflasyonlu günlerde hem organizasyonu hayata geçirmek hem de böyle bir etkinliğe paydaş olarak katılmak son derece maliyetli bir iş.

Bu noktada Büyükşehir’in ve katılımcıların bir ideal uğruna çabaladıklarını görmek ve takdir etmek zorundayız.

Kusur arayanlar, eleştirmenin dayanılmaz hafifliğiyle havalananlar bir kenara bu festivalin önündeki en büyük engelin bugün itibarıyla enflasyon olduğunu görüyoruz.

Özellikle gıda enflasyonunun ağırlıklı paya sahip olduğu düşünüldüğünde şayet bir süreklilikle bugün devam ettirilmeyecekse enflasyonlu günlerde bu işe başlangıç yapmak yürek ister.

Neyse ki Büyükşehir koltuğunda ortaya bir irade koyabilen başkan oturuyor.

***

Sayın başkana bu noktada bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Malumunuz gıda güvenliği yüzyılımızın en önemli konularından biri.

Öyle ki ‘gıda terörü’ diye bir gerçeklik var. Ve maalesef ki bu konuda Bursa’mızda kötü örnekler mevcut.

..Ve bunlar cezalara rağmen yılmıyorlar. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca açıklanan her taklit ve tağşiş listesinde yer alan firmalar var. Denetimlere, cezalara rağmen bir şekilde varlıklarını sürdürüyorlar.

Halk salığı açısından tehdit olan, kentin simge ürünlerinin marka değerine zarar veren bu firmalara karşı en iyi mücadele tüketici ile birlikte verilebilir.

Bu noktada Bursalıların, gıda güvenliği konusunda bir duyarlılık geliştirmesine ön ayak olunabilir.

Ucuzun sağlıksız olabileceğini ve her pahalı ürünün kaliteli olamayacağını halkımıza anlatmalıyız.

Öte yandan böyle bir çalışma, usulüne uygun üretim yapan firmalarımızın da hakkını gözetmek ve haksız rekabeti ortadan kaldırmak anlamında bir kazanım olacaktır.

Dilerim bu büyük festivalde gıda güvenliği konusunda da daha büyük bir farkındalığa imza atılır.

Saygıyla…