Kendi içinde kaybolmak diye bir şey var. Peşimizi bırakmayan kayboluşluklardan ibaret. Kaç kez kayboldun kendi içimde? Kaç kez kendi duvarlarına çarpa çarpa yolun sonuna çıktın mesela? Sayısını aklımda tutamayacağın kadar çok tabii... Yaşamımız hep bir mücadele değil mi zaten?  
****
Acımasızca gönlüne vura vura öğretiyor hayat. Kaybolmayı da öğreniyorsun kaybolduğun yerden kendini gün yüzüne çıkarmayı da öğreniyorsun. Zaten başkasını bilmiyorsun, bir nevi öğrenmeye mahkumsun. Bu yazımı yazarken zihnim öyle gürültülü ki doğru olan ile yanlış olan birbirine karışmış durumda. Zihnimden yerli yersiz milyon tane sorular geçiyor. Sorunun biri cevaplansa bir diğerinin cevabı yok... Cevaplanmayan her soru ise yeni bir soruya gebe kalıyor. Yani insan bir kez kendi zihnine takıldı mı kendinden kaçamıyor. Yani ne yaparsan yap üzgünüm dön, dolaş aynı yerdesin!  
****
Zaten böyle durumlarda kendinden kaçmak sağlıklı bir davranış mıdır? Bence değil. İçinde yanan ateşi bazen harlaman lazım. İnadına inadına üstüne gitmen, bastırdığın ne varsa tüm ruhunla avaz avaz haykırman lazım... Çünkü hayat,  senden bunu istiyor. Sinmiş, köşesine çekilmiş, kanı donmuş, istemsiz bir seni istemiyor.  


****
Hiç düşündün mü, bir kez olsun kendine şu soruyu sordun mu? 
“Seni, senin kadar kim anlıyor?”  
Cevabı can yakıyor öyle değil mi? Seni, senden başka anlayan biri yok. Bu hayatta, kendinden başka gölgesine sığınacağın kimse yok. Aklının sınırlarında dolaşırken kalbinin engellerine takılıp düşmek, yere kapaklanmak tam da bu olsa gerek... 
****
 İnsanoğlu bir rüya peşindedir bazen. Uyanmak istemeyeceği bir rüya için gözlerini sıkı sıkı kapatırken  bildiklerini de unutmak ister. Ve o bildiklerini unutma isteği çoğu zaman pahalıya mal olur. Hayatın derin bir sırrı vardır. O sırrı çözmek ise herkesin harcı değildir. Peşinde olduğumuz, izini sürdüğümüz, düşlediğimiz her ne ise onun içinden geçemiyoruz. O geçemediğimiz alan kaybolduğumuz yer aslında... 
****
Hal hatır soramadan ortada kalmak böyle bir şey. Bir başınasın bak, sadece sen varsın orada. Eski neşen yok, derdine derman olacak biri yok. Herkes sanki sana sırtını dönmüş, en yakının bile sana küsmüş. Geriye dönüp baktığında gölgenden başka kimse yok ardında... 
****
Bundan sonra kaç sabaha gözlerini açacağını sadece yaradan biliyor. Cevaplanamayan sorularla, sırtında ki yükle, çözmeye çalıştığın yaşamın sırlarıyla, ıskaladığın gerçeklerle, rüyasına yattığın o derin uykuyla, ağladıkların ve güldüklerinle kendi kendinesin.  
KUTU
SON SÖZ
Senin, senden başka kimsen yok. Seni, senden daha iyi anlayan biri yok. Senin, kendinden başka gölgesine sığınacağın bir kimsen yok. Yara da sensin, derman da sensin!