Dün TÜRKİYE’nin ve Cumhuriyet’in 101. YILINI kutladık. Aslında öyle bir günde falan kutlama değil bir ASIRLIK mücadele serüveni bu. Asırlık tarihimizdeki yeni yüzyılın ilk sayfası.
Neler neler yaşandı… Kimimiz gördü, kimimiz göremedi, kimimiz de ucundan yakaladı. Dün böyleydi. Bugün ise ‘CUMHURİYETİN İKİNCİ 100 YILI’ başladı.
Yani tarihte bizim için yeni bir SAYFA açıldı. Geçmişteki kazanımları unutmadan GELECEĞE emin adımlarla bakacağımız ikinci asırdaki ilk sayfayı geride bıraktık, kaybedecek hiç VAKTİMİZİN olmadığı bilinciyle.
2024 yılı sadece Cumhuriyetin 101. Yılı olması nedeniyle değil, CUMHURİYETİMİZİ bugün bulunduğu noktadan daha ileriye taşımak adına ÖZVERİ ile çalışmamız gereken bir sürecin önemli olduğu gerçeğini yansıtıyor.
Tabi bu süreçte en güçlü desteğimiz, referansımız ve çıkış noktamız, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin bugün gelmiş olduğu yerdir.
Türkiye’nin daha iyi bir geleceğe taşınması yönünde yapılacak çalışmalar hayata geçirilirken ya da planlanırken, gelecek projeksiyonları üzerinde özellikle durulmalıdır.
Türkiye’nin geleceğine yönelik SİYASİ, EKONOMİK, SOSYAL ve KÜLTÜREL planlamalar hayata geçirilirken ayakları yere basan bir TUTUM sergilenmelidir.
Aynı zamanda bahsi geçen alanlarda gerçekleştirilecek her türlü REFORMDA, uygulamada ve üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması öncelikli HEDEFLER arasında olmalıdır.
Etrafımız ateş çemberi, Orta Doğu kan gölü olmuş, soykırım alabildiğine ilerlemişken özellikle SAVUNMA SANAYİİ’NDEKİ çalışmalar bizi dünyanın geleceğinde söz sahibi bir ülke konumuna getirecek.
Ülkemiz üzerinde yıllardır oynanan oyunlar bugün de devam etmektedir. Hesaplar hep cennet vatanımızı bölme üzerine yapılmıştır. Geçmişte de bu böyleydi şimdi de böyle.
Hani kendi kendimize hep söyler dururuz ya; “Şimdi birlik zamanı! Şimdi dirlik zamanı” diye. İşte bizim birliğimizde, dirliğimizde CUMHURİYET değil mi?
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sözüyle ve öğretisiyle; ‘Kimsesizlerin kimsesi olan, Cumhuriyetimizin’ dün 101. yılını kutladık. 100. yıla göre biraz görkemsiz de olsa.
Bakın sözün özü! “Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” Aslında bu sözü duyduktan sonra, eklenecek bir tek kelime bulamıyor insan. Kısaca sözün bittiği an, işte bu an.
Son günlerde ülkemizin birliğine, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne, dışarıdan aldığı destekle, cesaretle yurt genelinde hainler bir ateş çemberi örüyor. Suriye ve Irak’ın kuzeyinde PKK, içeride ise bildik iş birlikçi hainler.
Kurtuluş Savaşı sonrası anlaşmalarla elde edilen kimliğimizi, Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmek parçalamak düşüncesini, yüzyıllar boyu batı dünyası devam ettirmiştir.
Bunlar terörü ve teröriste görmezden gelip destek vererek emellerine ulaşmak için her yolunu denemişlerdir. Ama Türk milleti buna hiçbir zaman geçit vermemiştir.
Çünkü bizim devletimiz, Cumhuriyet’in verdiği güç sayesinde uluslararası camiada önemli bir yere sahip olmuş, dünyanın saygın ülkelerinden biri haline gelmiştir. Bunu kimse değiştiremez.
Ayrılıkçılara ve bölücülere karşı, tek yürek, tek ses olduğumuzu göstermenin yine tam zamanı. Cumhuriyetimizin 101. yılında, tüm dünyaya birliğimizi ve beraberliğimizi hep birlikte yine haykırmanın dün olduğu gibi bugün de zamanıdır!
Yüce yaradan; Aziz Türk Milletine ilelebet, Türk Bayrağı altında, Cumhuriyetini özgürce kutlamayı nasip etsin. Cumhuriyetimiz tüm milletimize bir kez daha kutlu olsun.
Yeter ki biz değerini bilmeye devam edelim. Yeter ki kimsesizlerin kimsesi olan CUMHURİYETİMİZE SAHİP ÇIKALIM.
Bu minvalde iki üç gündür TÜRKİYE’nin dört bir yanında olduğu gibi ANTALYA’da da önemli kutlamalar, şenlikler, fener alayı vs. yapıldı.
Benim anlamadığım; belediyeler ‘BORÇ BATAĞINDAYIZ” diye açıklama yaparken bu konserler de neyin nesi? Sanatçılar CUMHURİYET için sahneye çıktılarsa sözüm yok.
Ancak işin aslı öyle değilse (ki öyle değil, milyonlar ödendi) çok yazık. Sırf CUMHURİYETİ kullanarak hovardalık yapmanın kimseye bir getirisi yok. Aksine götürüsü var.