Bugün etliyi sütlüyü, hırlıyı hırsızı, yalancıyı dolancıyı, şımarığı yüzsüzü yazmaya bir günlük mola verdim. Çünkü bende zaman zaman sıkılıyorum, bunalıyorum bu mevzulardan.

İşe böyle zamanlarda çiçek, böcek veya penguenlerin aşk hayatını yazmaktansa yaşamla ilgili karalamayı seviyorum. İnanın çok eğlenceli ve öğretici oluyor. Bunlardan biri de HAYATIN RAKAMSAL ÖZETİ!

1, 2, 3, …

Önünüze yığılmış onlarca oyuncak içerisinden en iyisini ararsınız. İçlerinden renkleri en canlı olanını, en kolay tutulabileni seçmeye çalışırsınız minicik parmaklarınızla. Tüm nesneleri önce ağzınızla yoklar, sonra karar verirsiniz onla oynayıp oynamamaya; çünkü o yaşlarda belki de en hassas duyu organınızdır. Büyükleriniz size hep telkinlerde bulunur durur; o pis kötü diye. Ama siz onlara inat oynamak için seçeceğiniz oyuncağınızın önce tadına bakmayı tercih edersiniz.

…,10, 11, 12, …

Onlarca mağazanın bulunduğu AVM’de, size hitap eden yüzlerce ürün içerisinden tam istediğiniz gibi bir kazak ararsınız. Soğuk kış günlerinde sizi soğuklara karşı koruyacak ve şıklığıyla aksesuarlarınızı tamamlayacak. Sıra arkadaşınız veya komşunuzun çocuğu Ali ya da Ayşe’den daha şık olmanıza ve diğerlerinden daha fazla dikkat çekmenize yardımcı olacak...

…,16, 17, 18, …

Kaliteli bir eğitim alacağınız dershaneyi ya da hayatınızın bundan sonrasını şekillendirerek sizi bir meslek sahibi yapacak, karakterinize uygun bir zanaatı seçmenin arayışı içine girersiniz. Tüm çabanız, size hayatta sağlam adımlar atmayı sağlayacak ve başarıyı sağlayacak doğru bir tercih içindir. Hem eğitim hayatınız hem de ticaret hayatınız için önünüze sunulan onlarca hatta yüzlerce seçenek içerisinden en iyisini, en doğru olanını seçmek; en büyük arzunuzdur. Belki de hayatınızın geri kalanı bu seçiminize göre şekillenecektir, çünkü…

…, 25, 26, 27, …

Aldığınız formel eğitim ya da zanaat eğitimi sonrasında geçiminizi sağlayacak bir işe kavuşmuşsunuzdur. Artık arayışlarınızın yönü farklılaşmaya başlamıştır. Bu yıllarda hayatınızın iyi ve kötü günlerini paylaşmak istediğiniz hayat arkadaşınızı aramaya başlarsınız. Sizin için aslında kriterler hiç de o kadar çok ve imkansız değildir: Anlayışlı olmalı, kibar olmalı, cömert olmalı, her şeyi sizle paylaşmalı, her zaman güler yüz göstermeli, sizi hiç kırmamalı, buhranlar içindeyken dahi hep sizin iyiliğinizi ve mutluluğunuzu düşünmeli ve size karşılaştığı kötü olay, kişi ya da durumlardan kaynaklanan can sıkıcı halini hiç göstermemeli,…

…, 35, 36, 37,…

Hayat kurduğunuz kişiden sonra sizi hayata bağlayan yavrularınızın geleceğidir, bundan sonra aramaya koyulduğunuz ve vazgeçilmeziniz. Onlar için en kaliteli eğitimi verecek okulları ve onlar için en iyi yaşam koşullarını sağlama yollarını aramaya koyulursunuz. Bu çabanın tümü, sizin kimi zaman yapmak isteyip de -çoğu kez imkansızlıklardan dolayı- yapamadığınız şeyleri gerçekleştirme olanağını ona/onlara sağlamaktır. Onlar size göre biraz daha şanslıdır, bu anlamda. Siz ise, ebeveyn olarak üzerinize düşeni yapmanın keyfini ilerleyen yıllarda sürmek istersiniz…

…, 65, 66, 67, …

Hayat, bu kez farklı yüzünü size göstermeye başlamıştır. Bu kez aradınız şey, önceden hoyratça harcadığınız ve belki de hiç dikkat etmediğiniz gençliğiniz ve sağlığınızdır. Gençliğinizi geriye getirememenin imkânsızlığı, sağlıklı bir hayat sürme isteğinizi daha da perçinlemektedir. Kaybettiğiniz sağlığınıza yeniden kavuşma isteği içerisinde size kaliteli bir sağlık hizmetini sunacak doktorlar ve sağlık merkezleri artık daha fazla uğrak yerleriniz olmaya başlamıştır…

…, 76, 77, 78, …

Bir arkadaş ararsınız, sizin dertlerinizle dertlenecek mutluluğunuzla huzur duyacak. Paylaşımıyla, dertlerinizin azaldığını; mutluluğunuzun da arttığını size hissettirecek. Bunu yaparken de hiçbir zaman size karşı yapmacık olmayacak. Yani özden bir dost ararsınız, tıpkı birkaç yıl önce kaybettiğiniz hayat arkadaşınız gibi…

…, 88, 89, 90, …

Bu dönemde aradığınız birkaç -size göre basit- bir şey vardır, evlatlarınızdan ve torunlarınızdan: Biraz saygı, hoşgörü ve güler yüz. Çünkü diğer tüm arayışlarınız bir anlamda nihayete ermiştir artık. Bundan böyle istediğiniz birkaç kelimeden oluşan ama hayatınızın sonlarında size mutluluğu yaşatacak davranışlardır…

“…,98, 99, 100. Önüm, arkam, sağım, solum sobe.”

Diye bitirirsiniz çocukluğunuzda saklambaç oyununu. Hayattan aradığınız şey bu sayılarla ifade edilen yıllarda farklılaşsa da bu oyunda aradığınız çalılıkların, kuytu yerlerin bir ucuna ilişmiş; saklanmış arkadaşlarınızdır. Bu oyunu oynarken o yaşlarda bilemezsiniz ki, tıpkı saydığınız sayılar gibi hayatınızın basamaklarını oluşturan yıllarda neleri arayacağınızı, en çok nelerin özlemini duyacağınızı ve çok isteyip de neleri geriye getiremeyeceğinizi… Düşündüğünüz tek şey vardır; çalılıklar arkasındaki Ahmet’i, binanın arka tarafına dolaşarak gizlenmiş olan Tuğba’yı ve kırmızı arabanın arkasına saklanmış Fatma’yı bulmak ve sobeleyerek oyunu kazanmak…

Saklambaç oyunu da kimi zaman size hayatın oynadığı oyunu oynar. Saklandığını düşündüğünüz ve bulmayı umut ettiğiniz arkadaşınız hiç ummadığınız anda bir başka yerden çıkıverir ve oyunu kazanır, sizi sobeler. Yani her şey hayatta beklentileriniz ve arayışlarınız çerçevesinde gelişmeyebilir. Ama hayat devam ediyorsa, arayışların bir gün gerçekleşme umudu her zaman vardır...

Hayatınızdaki tüm arayışlarınızın beklentileriniz ölçüsünde gerçekleşmesi dileklerimle.