Yazımın başlığı aslında bir deyimin farklı (yumuşatılmış hali) versiyonu. Bu deyim genelde başkasının olanaklarıyla bir işe kalkışan insanlar için söyleniyor. Anlatacağım mevzu da buna benziyor!

Sevgili dostlar; hayırsever güçleri ölçüsünde ya okul yaptırıyor, ya sağlık ocağı ya da buna benzer yerlerin yapımına katkı koyuyor. Kepez’de de buna benzer bir olay yaşandı.

Hayırsever Süleyman Unat, Kepez Belediyesi tarafından arazisi tahsis edilen alana Habipler Mahallesi’nde bir semt evi yaptırıyor. Bir diğer hayırsever iş insanı Cemil Zamur da Mehmet Akif Ersoy Mahallesi Osman Serdengeçti Caddesi’ndeki parka Teomanpaşa Semt Evi’nin yapımını üstlendi.

Bu iki semt evi için 7 ve 14 Kasım’da iki ayrı temel atma töreni yapıldı. Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, bu iki semt evinin 38 projesinden biri olduğunu açıkladı.

İş insanı Cemil Zamur tarafından Osman Serdengeçti Caddesi’ndeki park alanına inşa edilecek tesisin 202 metrekare kullanım alanı olacak. İçinde mutfak, 100 kişi kapasiteli salon yer alacak.

İş insanı Süleyman Unat tarafından yaptırılacak Habipler Mahallesi Semt Evi ise 610 metrekare kullanım alanına sahip ve içinde biri 180 kişi kapasiteli diğeri 55 kişi kapasiteli iki salon, mescit ve mutfak bulunuyor.

İki hayırseverden de Allah razı olsun. Çünkü halktan kazandıklarını halka geri veren insanlara söylenecek tek söz bu. Amma onların yaptığı ve yaptıracakları ile övünenlere ne demeli?

İşte bu iki tesisin temel atma törenine katılan CHP’li Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz başta olmak üzere, CHP İl Başkanı Nail Kamacı ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, bir zahmet hayırseverlerin adını söyleyip teşekkür ettikten sonra paso SİYASET YAPMIŞLAR!

Nasıl mı? Buyurun Kepez Belediyesi’nin resmi sitesinde yer alan Kocagöz’ün ifadeleri; “Başkan Mesut Kocagöz, kısa sürede 352 milyon TL borç ödediklerine vurgu yaparak, şunları kaydetti: “1 milyar 256 milyon TL olan borcu, 874 milyona düşürdük. 38 tane temel atacağız.  Üç tane açılış yapacağız. Açılış yapacağımız eserler hazır. Kepez’de her hafta bir temel atma ve açılış var. Kepez halkıma desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Bana, partime, ekibime güvendiler ve seçimi kazandırdılar. Emin olsunlar,  başlarını öne eğdirmeyeceğim. Yaşadığım hukuki süreçte Kepezlilerin hassasiyetini gördüm. Yediden yetmişe bütün insanlarımız o süreçte bana sahip çıktı. Bu insanlar için ne yapılmaz ki! İnsan, bu insanlar için canını verir canını. Halkımıza layık olmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Hizmete, siyaset üstü, Genel Başkanımız Özgür Özel’in dediği gibi Türkiye ittifakı olarak bakıyoruz. Bu memleketi iyi insanların yönetme zamanı geldi.”

Şimdi Kepez’deki iki semt evini yaptıran kim? İş insanları Cemil Zamur ve Süleyman Unat. Parayı veren iki hayırseverin tabelada isimleri var mı? Ne gezer...

Peki yapılan konuşmalar nedir? Siyasetin daniskası. Vallahi bizim oralarda Kocagöz’ün yaptığına yakışan bir laf var çok ağır kaçak diye yazamadım amma ben en hafifinden, “EL ÇAKISI İLE ELMA KESİLMEZ” diyebilirim.

Anlayan anlamıştır!

-----------------

ÇOCUK GİBİ AĞLAMAYIN

Dün Aksu’da yıllardır kangren haline gelen çardakların yıkımı vardı. Sayıları 700’ü bulan derme çatma barakalarda yaklaşık 25 yıldır yapılan bedava tatilin son günüydü.

Pandemi araya girdi; yıkım ertelendi, seçimler araya girdi; yıkımlar ertelendi. Bu süreçte çardak sahiplerine tebligatlar yapıldı. Söken söktü evli evine köylü köyüne şehirli de şehrine döndü.

Tabi bir de kanun tanımayan, “Belki af çıkar” umuduyla hala çardaklarını sökmeyenler vardı. Nihayetinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kararı dün Aksu Belediyesi ekipleri tarafından uygulandı. Vatandaşlar ile belediye görevlileri arasında uzun süre yapılan görüşmeler sonucunda sahipsiz çardaklar yıkıldı, kalanlar için ise süre verilmesi kararlaştırıldı.

İşte bu sırada kendilerini HAK SAHİBİ ilan eden İŞGALCİLER ekiplere karşı koydu. Neymiş, “Belediye Başkanı İsa Yıldırım yıkılmayacak diye söz vermiş.” Hadi canım oradan. Yıldırım’ın babasının malımı ki size söz versin.

Sonra Kumköy Yaşatma Derneği Başkanı Abdullah Kaya da çıkıp, mahkeme karalarından bahsedip yapıların Yörük Kültürü olduğunu iddia edip yıkılmamasını istedi. Hadi canım oradan. İŞGAL ne zamandan beri ‘Yörük Kültürü’ oldu?

Hani eskiden gecekondular vardı ya: Seçim zamanları HAZİNE arazilerine yapılıp sonra yıktırılan. Bu ÇARDAK-BARAKALAR meselesi de aynısı. Devletin malına EL KOYMA girişiminden başka bir şey değil.

Böyle bir işe kalkışıyorsan sonucunu da biliyorsun demektir. Onun için ÇOCUK GİBİ AĞLAMAYI bırakın dönüp evinizde oturun. Yoksa herkes sizin gibi yapsa ne olur?