Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde Erzurum'da Gençlerle Buluşma programına katıldı. Boşanmaların artmasını eleştiren Erdoğan, “Gençler nedense evlenmiyor, boşanmalar artıyor. Kızlara erkek, erkeklere kız beğendiremiyoruz. Bunu aşmamız lazım... Ben 25 yaşında evlendim. Ama şimdi bakıyoruz; 30, 35, 40... alıp başını gidiyor. Bir an önce evliliği yapmak lazım” şeklinde konuşmuştu.

E V L E N M E K M İ Z O R E V L İ K A L M A K M I

Yazıya başlamadan önce bu açıklamayı oldukça sempatik bulduğumu söylemeliyim. Oldukça da haklı. Gençler bunun sebebini ekonomiye bağlayıp sitem etmiş. Ekonomi büyük engel tabi ama ekonomi iyi olsaydı, bu zamanın gençleri evliliğe sıcak bakacak mıydı gerçekten?

***

Bir sosyolog, aile danışmanı, evlilik ve ilişki uzmanı olarak bu sorunumuzu biraz irdeledim. Parantez açarak bunun sadece bizim değil, evrensel bir sorun olduğunu da söylemeliyim. Evlenmeyi seçmemek sorun değil elbette, ama aile birliği ve nesli sürdürme bakımından evlilik kurumunun parlatılması ve teşviki gerekiyor. Genç nüfusun azalması ve ileride kendi ülkende azınlık olmak birçok dezavantajı da beraberinde getiriyor. Biyolojimiz üreme üzerine ve evlenmemek, çocuklar yapmamak biyolojik olarak kendimizi gerçekleştirmemizi de engelliyor. Birçok gelişmiş Avrupa ülkesinde de benzer sorunlar nüksetmiş durumda. Demek ki konu sadece ekonomik değil.

***

Eğitim düzeyi arttıkça kaygı artıyor; evlilik ve çocuk sorumluluğu oldukça ciddi bir mesele. Bireyselliğin sorumluluğu bile ağırken, aile kurup idame ettirebilmenin sorumluluğu gençleri ürkütüyor. Özellikle çocuğun eğitimi, sağlığı, anne baba çalışıyorsa çocuğun bakımı vs. kişilerin gözünü korkutuyor. Dolayısıyla ekonomik refah ilk sırada gelse de üstesinden gelinebilecek bir durum. Nitekim çoğumuz da zengin ailelerden, saraylardan gelmedik. Sabır, iletişim ve tamahkârlıkla evlilik sürdürülebilir, denenebilir, güç birliği yapılabilir.

***

Başta dediğim gibi bu gençlere istedikleri tüm konforu sağladık, kariyer, ekonomi, her şeylerini verdik diyelim, sizce evlenirler mi? Bence çoğu aksine evlenmez. “Her şeye sahibim, neden tek kişiyle ömür çürüteyim?” mantığında büyük kısmı. Şu an daha rahat etmek için evlenenler de evlenmeyecek gibi görünüyor. Çünkü kültür yozlaşması, kapitalizm, sosyal çürüme, gelenek göreneklerin rafa kalkması ve en önemlisi haz bağımlılığı, tek eşliliğin yani evliliğin önünü kesiyor.

***

Bunların dışında; bireysel özgürlük ve kariyer önceliği, ekonomik faktörler, eğitim seviyesinin artışı, belirsizlik ve gelecek kaygısı, yüksek duygusal ve fiziksel beklentilere sahip olmak ve bir de şu dijital dünya var. Sosyal medya yüzünden kıskançlık, güven problemleri alıp başını gitti. İlişkilerde şeffaflık diyoruz ama herkesin elinde bir sır kutusu olan telefon var. Bu da ilişkileri yıpratıyor. Sosyal medyada alternatif çokluğu, yine sosyal medyada evliliğin banalleştirilip bekarlığın daha cazip gösterilmesi, Netflix dizileri ve bizim de kendi dizilerimiz, gündüz kuşaklarımızda gösterilen çarpık ilişkiler yıllardır yavaş yavaş gençlerimizi zehirledi.

***

Demem o ki, iğneyi kendimize de batıralım. Hani Suriyeli vatandaşların bizim ülkemizde sürekli doğum yaptıklarını eleştiriyoruz ya, “İleride bizden daha çok nüfusları olacak,” “Bunlar hep planın parçası” gibi teoriler üretiyoruz ya halk olarak, işte bu noktada Cumhurbaşkanımız daha ne desin, “Evlenin, üreyin, çoğalın” diyor.

Ama açık konuşalım, ilişkilerde sabır kalmadı. En ufak bir tartışmada “Tamam, bitti!” deniyor. Eskiden büyükler “Bir yastıkta kocayın” diye nasihat ederdi. Şimdi sosyal medyada “Daha iyisini bulabilirsin” mesajı sürekli pompalanıyor. İnsanlar birbirine tahammül etmek yerine başka birini arıyor.

***

Sonuç? Evlenmek zor, evli kalmak daha da zor. Ama belki de mesele evlenmekte ya da boşanmakta değil, ilişkilerde gerçek bir emek vermekte. Çünkü sevgi hala her şeyin temel taşı, ama bu taşın altına elini koyacak insan kalmadı sanki. Ne dersiniz?