El ele vermişler sürekli öldürüyorlar.
Amerika bir yanda İsrail bir yanda.
Ellerde silah, parmaklar tetikten düşmüyor.
Maşaları kullanıyorlar hep.
Ajanları her yerdeler.
Kim kendileri aleyhine ne yapıyor?
Kim işlerine yaramıyor?
Kim kendileri için tehlikeli?
Kim daha aktif bir düşman?
Kim amaçlarına hizmet etmiyor, dik başlılık taslıyorsa bir yolunu bulup, birilerini ayarlayıp takip ediyor sonra tetiğe basıyorlar.
Yaser Arafat’ı Fransızlar eliyle öldürdüler.
Şeyh Ahmet Yasin’i tekerlekli sandalyesinde bombaladılar.
Saddam’ı kendi milletine öldürttüler.
Kaddafi’yi aynı şekilde ortadan kaldırdılar.
Kasım Süleymani’yi suikastla yok ettiler.
Davalarına ters düşen, tehditten anlamayan, önlerini kesecek ve kendilerine tehdit saydıkları herkesi el ele vererek bir şekilde öldürüyorlar.
Öldürmede üstlerine yok.
İşlerini çok iyi yapıyorlar.
Önlerini kesecek ve tehlikeli kişi olarak saydıkları kim varsa bir fırsatını bulup ortadan kaldırıyorlar.
Bu kişiler kim olursa, hangi makamda olurlarsa olsunlar.
Devlet başkanlarından başbakanlara, dışişleri bakanlarından büyükelçilere, en üst düzeyde askeri komutanlara dek suikastlarla öldürüyorlar.
İsmail Haniye’yi de bu şekilde öldürdüler.
Amerika’nın açıklamasına bakar mısınız:
“Haniye’nin öldürüldüğünü duyduk”!
İsrail ne diyor?
“Haniye’nin öldürülmesine yorum yapmıyoruz”!
Bir ay kadar önce de ailesini yok etmişlerdi Haniye’nin.
Gelelim İran’a.
Haniye gibi bir lider eğer kendi topraklarında ise nasıl olurda sıkı koruma yapılmaz ve istihbarat bilgileri yeterince değerlendirilmez?
Yoksa bu suikastta İran’ın ihmali ve parmağı var mı?
Olamaz mı yani?