Yazmakla yazmamak arasında karar vermeye çalışıyordum. Çünkü hava gri, geceden kalma sanki. Yağmur birkaç gündür neredeyse kesintisiz yağıyor. "Ruhum sıkıldı" desem yalan olmaz.
Aylardan aralık ve yılın son günleri. Kara kış olmasa da soğuğun kendini yeni yeni hissettirdiği günleri yaşıyoruz. Burdur, Denizli, Konya ve Korkuteli-Elmalı yolları kar yağışından nasibini aldı.
Lafın özü, kış mevsimi içerisindeyiz. Haberlere baktığımda iç karartıcı durumlar. Asgari ücrete değinmek bile istemiyorum. Düşündükçe canımın sıkıntısı artıyor.
Tam bu sırada sosyal medyada önüme bir fotoğraf altında yazanlar düşüyor. Bakıyorum ki Korkuteli Belediye Başkanı Saniye Caran. Sürdürülebilir Ekonomi Topluluğu (SET) diye ne işe yaradığı belli olmayan başındaki adamın kendi reklamını yaptığı bir kurumdan ödül verilmiş.
Neymiş, ‘Sürdürülebilir Başarı Ödülleri ve Proje Lansmanı’ yapılmış ve ‘Yerel Yönetimler Dalında Başarı Ödülü’ layık görülmüş Saniye Başkan! Güler misin ağlar mısın?
Başkan hanım paylaştığı fotoğrafın altına “Çalışmalarımızı takdir ederek ödüllendiren SET ailesine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum” diye bir de not yazmış.
Vallahi ben Saniye hanımdan çok EŞ BAŞKAN olan eşi Hasan Can Caran’ın Korkuteli Belediyesi’nde daha başarılı işlere imza attığını biliyorum. Mesela SET Grup Başkanı gibi kendi reklamını yapmakta çok mahir. Ödül verilecekse EŞ BAŞKANA verilmeliydi bence!
İllaki ödül verilecekse de Korkuteli Belediye Başkanı Saniye Caran ve kendini gölgede bırakan EŞ BAŞKAN eşi Hasan Can Caran ilçeye kazandırdıkları OTOBÜS DURAĞI PROJESİ ile verilmesi daha uygun olurdu!
Çünkü Korkuteli Belediyesi Kargın Mahallesi'ndeki öğrenciler için yeni bir otobüs durağı imal edip bir basın bülteni ile duyurusunu yapmış. Belediye atölyesinde hem de ahşaptan. Proje ise proje, hizmetse hizmet. Tam ÖDÜLLÜK! Sanırım SET Grup’ta bunu görmüş olmalı!
İnanın bu olay karamsarlığımı biraz daha artırdı. Yahu, resmen milletle dalga geçiyorlar. Yıl 2024 ve 2025’e sayılı günler var. Bunlar otobüs durağını hizmet diye gözümüze sokuyorlar. Arkadaş, bu hizmet değil senin belediye olarak yapman gereken yahu.
Ama tahminlerime göre bu ödül 2024’ün en prestijli ödülü olmaya aday olacak gibi. Tabi yağmurdan etkilenip şişip, tahtalar ve suntalar dağılmaz ise.
Dönelim biz kış hikayesine. Hayatımızın kışına. Her ne kadar her mevsimin kendine özgü bir güzelliği olsa da; kış ayları içerisinde barındırdığı ayazları ve buz gibi havası yanında kapalı havalarla da insanı içine kapanık bir dünyaya, biraz da karamsarlığa sevk ediyor.
İşte bu yüzden o bahar aylarının rengarenk çiçeklerini, bir oraya bir buraya uçuşan ve konacağı çiçeğe bile çok seçici davranan o güzelim kelebekleri, bir biriyle muhabbete tutuşan kuşların cıvıltılarını ve güneşin o sımsıcak gülüşünü büyük bir sabırsızlıkla ve büyük istekle bekliyorum.
Kış mevsimi böyle de ömrünün kışına gelenler var bir de. Onlar ne yapacak? Yaşanılan bir hayat var, ömrün sonbaharına gelinmiş ve ömrünün ‘kış’ına da oldukça yaklaşılmıştır.
Öyle bir ömür düşünün ki, gelecek nesillerin o ömrü yaşayan kişi hakkında ondan bahsedebilecekleri bir eser bırakmamış, öyle bir ömür düşünün ki “Gelecekte yaparım, yarın yaparım” diye boş uğraşlarla sonuna gelinmiş olsun.
Evet herkes er geç ömrünün kışına merhaba diyecek. Bizler, sizler, seçilmişler; pişmanlık ve huzursuzluğu yaşamamak için arkamızdan gelen nesile faydalı ve yararlı hizmetlerde bulunmamız gerekmez mi?
Hani öyle OTOBÜS DURAĞI değil de adınızın TABELALARA YAZILDIĞI, sevginizin KALPLERE KAZANDIĞI hizmetler, projeler olsa dahi olmaz mı? Yani insanlığın ilelebet faydasına olacak eserler!
Ya da “Benim ortaya koyduğum bu eser, insanlara ya da topluma şu yönüyle rehber olacak” cümlelerini ömrümüzün sonbaharına geldiğimizde söyleyebilelim.
İşte o zaman, bırakın mevsimlerde kışı yaşamayı, hayatınızın kışına gelseniz, gönül rahatlığıyla huzur içerisinde tamamlayabileceğiniz bir ömür sizleri bekler. Ne dersiniz?