Oldum olası bir işin ehline teslim edilmesinden yanayımdır. Hani son dönemde bunun adına ‘LİYAKAT’ diyorlar, hah işte o. Ben de bunu diyorum. Ama neredeee… Ara ki bulasın.

Buna bir örnek vereceğim. Mesela tarihi anlatan bir yer, örneğin müze. Başına getirdiğiniz isim İşletme Fakültesi mezunu ise burayı tam bir ticari anlayışla yönetir. Ama buranın sorumluluğuna bir arkeolog veya sanat tarihi uzmanı olan birini getirirseniz, tam adına yakışır bir yönetim sergiler.

Çünkü yıllarca bunun eğitimini almıştır. Örneğin Antalya’da Vakıflar’a ait onlarca eser var. Bunlar Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne bağlı. Buraya işin uzmanı yani ya arkeolog ya da sanat tarihi uzmanı benzer kişilerin atanması en doğru olanı, öyle değil mi?

Amma biz ne yapmışız? Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne Eğitim Fakültesi mezunu bir öğretmeni getirmişiz. Öğretmenlikten Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne terfi etmiş biri yani.

Adı Nurullah Pervaneli! Herhalde kültürel varlıklar, sanat ve arkeoloji en büyük ilgi alanı ve hobisi olsa gerek! Muhtemelen çok yetenekli biri ki böylesine önemli bir göreve atanmış. Bizim göremediğimiz bir yeteneği var sanırım.

Ben “Niye atadınız?” falan diye sorgulamıyorum. Sadece bir durum tespiti yapıyorum. Ancak göreve geldiği günden beri Vakıflar’da yaptığı kiraları artırmak ve yapacakları da ortada!

Devlet bir taraftan resmi kurumların lojmanlarını kapatıp satıyor. Gelen duyumlara göre Vakıflar Bölge Müdürlüğü de kendi uhdesindeki konutları üst düzey yöneticilere düşük ücretle tahsis etmeye başlamış.

Hala tarihi Saat Kulesi’ne dikilen BAYRAK DİREĞİ tartışması devam ediyor. Parası hala ödenmemiş. Her ne kadar Antalya Valisi Hulusi Şahin bunu yok sayıp resmi yazı ile açıklama (!) yapsa da sorun çözümlenmemiş!

Ben dün tam bunları düşünürken DHA Saat Kulesi'ndeki saatin ayarının bozukluğu hakkında bir haberi servis etmiş. Yani benim yazdıklarımın üstüne tuz biber ekmişler.

DHA’nın haberine göre Antalya'nın tarihi simgelerinden Saat Kulesi’nin yıllar önce çalınan ve yerine 3 milyon 600 bin lira harcanarak geçen yıl takılan saati, elektrik kesintileri nedeniyle zaman zaman durup geri kalıyor.

Saat durunca haliyle güncel zaman diliminden bir saati bulan farklar yaşanmaya başlamış. Her gün önünden geçen binlerce yerli ve yabancı tatilci de bu enteresanlığa bakıp gülüyormuş.

Şimdi sıkı durun. Yine DHA’nın haberine göre, saatin kesintisiz güç kaynağına bağlı olmaması ve zaman zaman yaşanan elektrik kesintileri nedeniyle duruyormuş.

Enerjinin yeniden verilmesinin ardından görevlilerin saatin bulunduğu alana çıkarak saati güncel zaman dilimine getirmesi gerektiği, ancak bu işlemin vakit alan bir operasyon olduğu ifade edilmiş.

Evet, yanlış okumadınız. Görevlilerin Saat Kulesi'ne çıkıp saati ayarlamaları hayli zaman alıyormuşşş! Sanırım çok yoğunlar ve bu işe ayıracak bir saniyeleri bile yok.

İyi bir yönetici planlama, organizasyon, yönlendirme, rehberlik gibi konulara da yeterli derecede ilgili ve bilgili olmalı. Önceliği işi olmalı.

Yoksa sonuçta böyle AYARSIZLIKLAR ortaya çıkıveriyor. Halk ZAMANI onlar da pusulayı ŞAŞIRIP sağa sola LAF YETİŞTİRMEYE çalışıyorlar.

DİNİME KÜFREDEN…!

Dün CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı’nın Bolu Kartalkaya’da 78 kişinin yaşamını yitirdiği felaketle ilgili bir açıklamasını okudum. Kamacı, suçu tamamen iktidara yüklemiş.

Demiş ki: “Otel sahibinin iktidara yakın olması yüzünden denetimsizlik görmezden gelindi.” Hadi böyle oldu diyelim. Peki Bolu Belediye Başkan Yardımcısı ve İtfaiye Müdürü’nün yaptığına ne demeli? Onlar da mı iktidarın adamıydı da korktular?

Kamacı demiş ki: “Antalya’da betonlaşan tarım arazileri, yok edilen sahiller, kesilen ormanlar bu ihanetin başka bir yüzüdür. İtiraf yetmez, hesap vermek gerekir!”

Diyelim ki doğru. Peki siz geçen hafta Kaş Yeşilköy’de tarla vasıflı bir araziye ruhsatsız yapıldığı iddia edilen ‘Köylüm Teras Restoran’ın açılışına katılıp kurdeleyi nasıl kestiniz?

CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı ve açılışa katılan beraberindeki Milletvekili Cavit Arı, Kaş Belediye Başkanı Erol Demirhan ve CHP İlçe Başkanı Mehmet Vural Arıkan; sakın “Bilmiyorduk, haberimiz yoktu” falan demeyin!

Yahu madem böyle bir açıklama yapıyorsunuz, bari bu tür işlere MAKAS atmayın. Hani amiyane bir deyim vardır: “Dinime küfreden bari Müslüman olsa” diye. Bu olayda aynen böyle!