İnsanoğlunun, yaşadığı hayata bir eser bırakmasının verdiği mutluluğun hazzını nasıl anlatabilirim bilemiyorum... Kendimi bildim bileli duygu ve düşüncelerimi en iyi şekilde yazarak ifade ettiğime inanıyorum. Hani derler ya “söz uçar, yazı kalır” diye, işte tam da öyle... 
***
Sözlerim uçup gitmesin diye durmaksızın yazıyorum. Eğitimlerimde vermiş olduğum örneklerden birini sizlerle paylaşmak istiyorum. Fırında bekleyen pişmiş keki evinize gelen kişiye ikram etmezseniz o kekin evinize gelen kişiye bir faydası, bir yararı olur mu? Tabi ki olmaz... 
***
Ya da sandıkta yıllarca saklanan iğne oyalı yazmayı açığa çıkarmazsanız o yazmanın hayata dair bir varlığı olur mu? Tabi ki olmaz. Elimizden geldiğince sınırlar imkanlar doğrultusunda zorlanmalı ve hayata geçirilmelidir. 
***
Ben kendimi şanslı hissediyorum, çünkü her şeyi olduğu gibi çok çabuk kabullenip sineye çekmiyorum. Mücadele ediyorum, pes etmiyorum. Savaşıyorum, sırtımı dönüp gitmiyorum. Ve bir kadın olarak cesaretimi ve gücümü göstermekten büyük onur duyuyorum. 
***
 “Bu hayatta ben de varım” diyebilmeli insan ve bu hayatta ben de varım! Yarınlarımıza, geleceğimize yön verebilmek için hepimizin taşının altına elini koyması gerekiyor. Sorumluluk bilincimiz ne kadar çok beslersek hayattan o kadar çok keyif alacağımıza inanıyorum ve en iyi kendimden biliyorum ben yaşadığım her andan fazlasıyla keyif alıyorum. 
***
Küçük mutlulukların büyük mutlulukları doğuracağını biliyorum.  Açığa çıkmayan, saklanan, gizlenen her şey zamanla zamana yenilir ve yok olur gider. Benim hayata bakış perspektifim de tam böyle işte... 
***
İstiyorum ki olanı olduğu gibi kabul etmenin ötesine geçeyim. Benim faydalandığım bir eserden bir başkası da faydalansın. Benim öğrendiğim önemli bir bilgiyi bir başkası da öğrensin. Öğrenilen bir bilginin;  kime, ne zaman, nerede lazım olacağı hiç belli olmaz. 
***
İnsan, hissettiği duyguların peşinden koşabildiği sürece var oluyor. Benliğini kazanıyor ve bir diğer kişiden farklı oluyor. Cevabını bilmediğimiz soruların izini sürebilmeliyiz. İzi sürülen her düşüncenin doğuracağı sonuçlar yeni kapıların aralanmasına vesile olacaktır.  
***
Hayat, bir çerçeve içerisine yerleştirilmiş resimden ibaret değildir. Kimimiz var ki görünen çerçevenin dışına çıkamıyor. O sınırlar içinde sıkışıp kalıyor, alanının dışına çıkamıyor. Oysa hayat sadece sınırları belli olan bir çerçeve değil ki! Çerçevenin içindeki resme odaklandığımız zaman hayatı özümseyecek ve yaşamın keyfini çıkarmış olacağız.  
***
İnsanın kendi üstünde bir hatırı olmalı, nazı kendine geçmeli... Bizler yaşamımız boyunca daima başkalarının hatırını saydık, başkalarının nazını çektik. Önce benim hatırım, benim nazım diyebilmeliydik ama diyemedik!  


***
Çerçevenin içindeki var olan resme bir fırça darbesiyle dokunursan eğer kendi sınırlarına da dokunmuş olacaksın ve sana sunulmuş olanla yetinmeyip kendi dünyanı renklendireceksin. Bence sen buna değersin, hadi kendi resmini kendin çiz.