Vardır elbet sevmenin bir bedeli... 

Vardır elbet hayallerin bir beşiği... 

Vardır elbet bu günlerin bir yarını...  

***

Aklın yetmediği yerde hikayenin ilk paragrafı yazılır. Çoğu zaman içine attıklarını, yazdıkların ve çizdiklerinde saklarsın. Yazdıklarının bir anlamı olmalı dahası anlaşılır olmalı. Tam da bu derin duygularla eline kâğıdı kalemi aldı ve yalnızlığına gömüldü. Boynuna dolanan aşkın kaderine boyun eğerek yazmaya başladı:  

***

Kor kızıl güneşin bıraktığı bir bilinmezliğin dibindeydi, sonrası yoktu en dipteydi. İnsan en çok bir yağmur damlası misali kendi içine yağarmış. En çok kendi gönlüne takılıp, bir tespih tanesi gibi savrulurmuş. En çok kendi acılarından geçerken ağlarmış. En çok kendi nefesinde boğulurmuş. En çok kendi karanlığında kaybolurmuş. En çok kendi hayallerinde siyaha gömülürmüş. En çok da kendi türküsünü dinlerken ölürmüş. Ölenin üstüne ilk toprağı atan ise en çok sevdiği olurmuş! 

***

Aşk... Tarifi mümkün olmayan üç harflik dev bir cümle… Öznesi de sen, yüklemi de sen!  

Birine gönül işçiliği yapmakla eş değer sanki... Bazen  tüm renklere biraz uzak, biraz da yakın.  Bazen ise siyaha gömülmüş bir hüzün, beyaza bürünmüş bir mutluluk... 

***

Fikrimde öyle çok geziyorsun ki bugün her dilde her dinde seni anlattım. Memleketinden uzak kalmış kalbin gurbete yolunun düşmesi nedir bilir misin sen? Kalbim gurbette, aklım firarda, ruhum soğuk bir akşamın sokaklarına savrulmuş. Bulabilene aşk olsun... 

Hangi mevsimden sonra geliyordu bahar? Ya da kaç yokuş sonrası çıkılıyordu düzlüğe?  

***

Uzun zamandır kendimi böyle görmedim. Aynadaki kadın ben değilim, ruhumdaki kadın ben değilim. Yüksek sesle şarkılar söylüyorum kimseler duymuyor. Derinlere dalıyorum kimseler görmüyor. Sığamadığın sevdanın yükü ağır olurmuş. Birkaç ezcümle ile olanı biteni kadere bağlamak değil niyetim. Sadece en uzağa gidenler orada neler olduğunu görebilir. Kaderden uzak bir yer varsa eğer en uzağa gidiyorum düşlerimde... Düşlerimin izini sürüyorum. Olmazları olduruyor ve hayallerimi bir bir yaşatıyorum.  

***

Karşıma sadece onu alıyorum, bir tek onu. Ona baktığım anlarda kendimi görüyorum. Onun aklında olmak yanında olmak gibi... O kadar sahici ve o kadar peşimde! 

***

Onunla olmak mutluluğun portresini çizmek gibi. Ona yazmak yeni bir dünya inşa etmek gibi. Şimdi ne kadar yazarsam yazayım herkes gibi biraz kimsesizim.  

Dahası ne yazarsam yazayım kimsesizliğe meyilliyim.  

Şimdi ne ölüyüm, ne diriyim!