Deva Partisi, bir ecza dolabı gibi gösterilerek köpürtüldü.

Öyle ya onlara göre Türkiye yaralıydı…

Demokrasisi, ekonomisi, hukuku, siyaseti, dış politikası pansumancı arıyordu…

Sözüm ona Deva’da tüm bu yaraları saracak ilaç ve kadro vardı! Yersen!

Yüzde kaç oy aldığı yahut alacağı bilinmeyen partiye hak ettiğinden fazla anlam yüklendi. Tıpkı Gelecek Partisi gibi…

Ecza dolabının aslında bir ketenpere olduğu 14 Mayıs sonrası ifşa oldu.

Deva yalnızca CHP’yi söğüşlemedi tüm Anadolu’da ilk kez siyasete atılacak masum insanlara da hayal satarak enerjisini kullandı.

AK Parti mahallesinin aforoz ettiği eskimiş tipler, Deva’nın yenileri olarak Meclis’e girdi.

Üstelik CHP listelerinden ve CHP’lileri bile geride bırakarak…

Üstelik ‘ilk defa siyasette yer alıyor’ diye pazarlanan insanların heyecanını ve emeğini sömürerek…

Masum ve saf Anadolu insanı, sonunda durumu aydı ve istifa ile dolaptan çıktı.

CHP’den çıkan sesler, tatlı bir rüyada olduklarını düşündürüyor.

Deva’nın Genel Başkanı Ali Babacan, kendilerinin CHP’yi söğüşlemesini eleştirenlere cevaben şöyle dedi:

“CHP'nin kendi başına bugün herhangi bir seçime girip Türkiye genelinde, Türkiye'nin tümü için kazanması mümkün mü? Ya siz hayal mi görüyorsunuz? Bu ülke öyle bir ülke mi?”

Esasen Babacan haklı… Bugünkü yapısı ve kafasıyla CHP’nin Türkiye’de seçim kazanması zor… Da konumuz o değil!

Görüyoruz ki millet ittifakı birbirine düşmüş… Bir yandan Akşener, bir yandan Davutoğlu, öte yandan Karamollaoğlu son olarak da Babacan…

Babacan’ın ifadeleri mahalleyi karıştırsa da CHP tarafından çıkan seslerin niteliği absürt derecede şaşırtıcı…

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Babacan’a şu yanıtı vermiş: “Yüzde 2’lik olup olmadığı belli olmayan insanların atıp tutmalarına çok aldırmamak lazım…”

Gazeteler, ‘CHP’den Babacan’a sert yanıt’ şekline duyurdu bu ifadeleri… Komik!

Gökhan Günaydın’a acı bir şekilde ‘günaydın’ demek istiyorum… Şimdi mi fark ettiniz yüzde 2 bile olmadıklarını? Bırak yüzde 2’yi yüzde 0,2 bile olmayan partilerle masayı kim kurdu?

Yoksa sahiden sizin siyasi bağımsızlığınız yok mu? İradeniz tahakküm altında mı?

Neyse çok yüklenmeyelim…

Günaydın böyle derken CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, konuyu şu ifadelerle değerlendirmiş:

“Bir masa kurduk. Bunda sonra da böyle bir sorumluluğumuz olabilir, yeni masa kurulması gerekebilir. Yeni bir ittifak durumu ortaya çıkabilir. Böyle bir çalışma da ortak gayret gerektirir. Böyle bir polemiğe girmeyi doğru bulmuyoruz. Nezaketle başladık aynı nezaketle devam ediyoruz. CHP’nin önümüzdeki seçimde başarı göstereceğine ilişkin bizim şüphemiz yok.”

Karabıyık’ın bu mesajını şimdilerde ilçe yönetimlerine talip olan veya girmeye çalışan tüm partililer iyi okusun.

Gelecek seçimlerde siz CHP’lilerin emekleriyle yeni Saadetliler, Gelecekliler, Devalılar, Demokratlar seçilebilir.

Siz de tıpkı İsmet Karaca gibi ortada kalırsınız… (Bursa eski il başkanı)

Sonra bir ilçede yönetim değişir ve köşe yazarları komik bir başlıkla sizi iyice küçültür ‘Karaca’nın saltanatı bitti…’

Yahu il başkanı olduğu partinin milletvekili listesinde bir başka partinin ilk başkanının gerisinde kalan ve seçilemeyen kişinin saltanatı mı olur? Ya da buna saltanat denir mi? (Yeni yaranmak için eskiye küfür bu sözde demokratların alışkanlığı…)

Son dönemde CHP’nin hali ‘bu işte bir angutluk var’ dedirtiyor.

Soner Yalçın, son 3 günde yazdığı yazılarla CHP’nin sürüklendiği yıkımı ve angutluğu çok iyi anlatıyor.

Kim bilir belki de yeni kurulacak masa, mezhepçi ve etnikçi temelde olur… Ya da bu kez daha yeni kurulan ve bırak yüzde 2’yi, 2 oy bile alması mümkün olmayan partileri görürüz.

Bence CHP, bir de Nurullah Efe Ankut’u denemeli…

Saygıyla…