Geri sayımın hızla devam ettiği yerel seçim sürecinde belki de çok sık kullanacağız başlıktaki iki kelimeyi.
Hatta yanlarına ‘kıvırma, adamlık ve karakter’ kelimelerini ekleyeceğiz.
Çünkü bazı siyasilerin yaptıklarını görünce yeri gelip hepsini yan yana yazacağız.
Nasıl yazmayalım ki...
***
Güzel Türkçemizde dik duruş anlamına gelen "omurgalı olma" sözünü belki de toplumda en çok çiğneyen kesim siyasilerimiz.
Elbette hepsini aynı kategoriye dahil edemeyiz. Ancak bazıları var ki adeta danstaki her figürü becerebilmek için vücudundaki tüm eklemleri oynatan dansözler gibi kıvırdıkça kıvırıyorlar.
Bir bakıyorsun öyle konuşuyor bir bakıyorsun böyle. Hele hele her çiçekten bal alan arı misali her partinin kapısında yalananlar var ya...
***
İşte aslında sözümüzün tam da muhatabı onlar.
Oğlu bir yerde kızı bir yerde kendisi bir yerde.
Veyahut bakıyorsun bir gün bir yerde bir başka gün başka yerde. Her seçim dönemi kendisine bir siyasi amblem bulup illaki seçim yarışında öne çıkmanın hesaplarını yapıyorlar.
Bir bakarsın bozkurtlu fotoğrafı, bir bakarsın Rabia’lı fotoğrafı bir bakarsın zafer işaretli fotoğrafı yok yok yani...
***
Hani siz dava ada mıyız diyordunuz. Hani siz büyük Ülkü devi oluyordunuz. Hani siz büyük Atatürkçü idiniz. Hepsi hikaye hepsi masal.
Yeter ki bir çanak bulup oradan yalansınlar. Tek dertleri var adam yerine bir şekilde konulabilmek. Şahsi anlamda itibar göremeyip adam yerine koyulmayanlar kendini ispat yarışına girmiyorlar mı ah ulen şu makam hırsı diyesi geliyor insanın. O hırs ki omurgayı da zedeliyor, karakteri de şahsiyeti de...
***
Aslında bu omurgasızlarda değil suç. Toplum olarak biz bunların müsebbibiyiz. O türlere prim vermesek, hak ettiği muameleyi yapsak günlerini görürler de...
‘Adam olmak cinsiyet meselesi değil şahsiyet’ meselesidir demişler ya Allah bizi şahsiyeti ve omurgası bozuk yamuklardan korusun.