Hükümet "Savunma sanayii" için halkından bazı işlemlerden azıcık para isteyecekmiş.

"Vay!..

Sen nasıl böyle bir şey istersin?

Olacak şey mi bu?

Hayır, efendim olmaz.

Asla böyle bir şey isteme hakkın olamaz!"

Feryat figan bağırışlar.

İsyanlar.

Karşı çıkmalar.

Kimi heyecanlı kişileri kışkırtmalar.

Gazetelerde sür manşet başlıklar.

Ne oluyor yani, ne?

Bu kadar hoplayıp zıplamanın alemi ne?

Devlet on binlerce, yüz binlerce lira alışverişten sadece ya 750 lira ya üç bin lira istiyor.

Bu kadar cüzi miktarda bir parayı vermemek için olanca güçleriyle karşı çıkıyorlar.

Bu tavırlar hiç hoş değil.

Hatta ayıp.

Neden ayıp söyleyeyim mi?

Bir defa istenen para savunma sanayisine aktarılacak.

Yani devletin varlığına.

Devletin gücüne.

Yani milletin savunulmasına.

Ülkenin korunmasına.

Yani vatan savunmasına harcanacak.

Senin, evinde  geceleri mışıl mışıl, rahat ve güven içinde uyuman için.

Ailenin korunması için.

İşyerinin güveni için.

Çocuklarının geleceği için.

Düşmana karşı kullanılacak silahların yapımı için.

Modern ve en son teknolojilerle donatılmış bir Türk ordusunun dizayn edilmesi için bu cüzi miktarda para isteniyor.

Bu asil milleti saçma sapan yalan ve iftiralarla aldatmayın.

Hükümeti karalamak isterken düşmanın ekmeğine yağ sürmeyin.

Vereceğiniz üç beş yüz lira için milleti kutuplaştırmayın.

Gözün görmüyorsa kulaklarında mı duymuyor?

Düşman kapıda.

Büyük savaş ha patladı patlayacak.

Sen hangi havadasın?

Düşmanların bir, üç, beş değil hâlâ anlamadın mı?

Muhalif olacaksın diye milletin birliğine, bütünlüğüne çomak sokma.

Dost gözüken devletler silah, uçak, tank vermiyor bilmiyor musun?

Toplanan o paralar gene sana harcanacak, anlamıyor musun?

"Ordu göreve" diye pankart açmayı biliyorsun da orduya mühimmat  lazım bunu göremiyorsun işte.

Sus.

Paran senin olsun, sen verme...