Bursa Büyükşehir Belediyesi, ‘Bursa Çınarcık İçme Suyu Projesi’nde ihaleleri tamamladı. Kentin 2060 yılına kadar su sorunu yaşamamasını sağlayacak proje için dün imzalar atıldı.

Proje, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile Fransız Kalkınma Ajansı'ndan (AFD) sağlanan 150 milyon avroluk krediyle hayata geçirilecek.

Proje kapsamında, 68 kilometre isale hattı, 3 adet su deposu ve günlük 300 bin metreküp kapasiteli içme suyu arıtma tesisi inşası 9 ayrı yüklenici tarafından yapılacak.

Bu noktada aklınıza ‘neden tek değil de 9 firma?’ sorusu gelebilir.

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, bu konuda şöyle dedi: “Rekabet olsun istedik. Olası ekonomik değişimler nedeniyle işi bir firmaya yüklemek karşımıza ciddi sıkıntılar çıkarabilirdi. Hem rekabet ortamı sağlandı. 150 milyon Euro öngördüğümüz ihaleyi 127 milyon Euro’yla bitirdik. Böylelikle 660 milyonluk bir kârın da ortaya çıktığını ifade etmek istiyorum.”

İşin açığı haksız sayılmaz. Enflasyonist ortamda ülke genelinde birçok projenin yüklenicinin yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle akamete uğradığını düşünürsek bu yöntemin daha sağlıklı sonuç üreteceği söylenebilir.

Peki, Çınarcık projesi neden önemli?

Kuraklığın zirve yaptığı 2019 ve 2022 yıllarında, kuyu sularını devreye alarak hemşehrilerimizi bir gün dahi susuz bırakmadık” diyen Başkan Aktaş, “Bursa Çınarcık İçme Suyu Projesi kapsamında inşaat çalışmaları tamamlandığında il merkezimize sağlanan su miktarı yüzde 60 oranında artacak. İlimizde hâlihazırda yıllık 240 milyon metreküplük içme suyu kapasitesi bulunuyor. Bu proje sayesinde şehrimizin su kapasitesi 385 milyon metreküpe çıkmış olacak” dedi.

Yaşadığımız doğa olaylarıyla kitlesel bir kabule ulaşan iklim krizi realitesinden hareketle kuraklık ve susuzluğun en büyük tehditlerden biri olduğunu yadsıyamayız. Bunun için kaynakları geliştirmenin önemini herhalde hepimiz biliyoruz.

Mesela bakınız, ‘Bursa’da durum nedir?’ diye sorsak tablo şu: Şehrimizin su ihtiyacının yüzde 90’ı Doğancı ve Nilüfer barajlarından, yüzde 10’u ise Uludağ pınar kaynaklarından karşılanıyor. Özellikle yaz mevsiminde kuraklık yaşanması durumunda 155 adet derin kuyu devreye alınabilecek olup, söz konusu kuyularda yıllık 55 milyon metreküp kapasiteli suyumuz mevcut. (A. Aktaş)

Hadi kuyu sularıyla günü kurtarıyoruz. Ama bu suyu yüzeye çıkarmanın bir maliyeti var ve üstelik kuyu suyu kalite olarak daha düşük. Öyleyse yüzey suyu kapasitemizi koruyup geliştirmeliyiz. Bunun için de hem kaynak hem de alt yapı önemli.

‘Buski altyapı da ne yapmış ki?’ diye bir çıkış yapsak.

Aktaş aktarıyor: “BUSKİ tarafından 1989-2022 yılları arasında toplam 12 bin 234 kilometre içme suyu hattı imalatı gerçekleştirildi. Yani son 33 yılda imalatı yapılan içme suyu boruları, uç uca eklendiğinde Bursa-Paris arası mesafenin 4 katını bile aşıyor.”

Buski, 1,5 milyon aboneye su sağlıyor. Düşünün ki 1995’te baraj suyunun yüzde 35’ini vatandaşlara ulaştırırken yüzde 65’i kayıp-kaçaktı.

Düşünün ki kayıp kaçak oranı bugün yüzde 20’lerin altında… Ve bu, ödüllü bir seviye…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın ‘Sıfır Atık’ projesinde oluşturduğu farkındalık gibi ‘Su Verimliliği Seferberliği’ çağrısı ve ‘Suda Sıfır Kayıp’ ilkesi, kamusal düzlemde çok önemli kazanımlar sağladı.

Birçok kurum Sıfır Atık’ta olduğu gibi Su Verimliliği Seferberliği için de çalışmalar yaptı. Bursa Büyükşehir Belediyesi onların başında geldi. Bu yılın ocak ayında Başkan Aktaş, ‘Suda Verimlilik Ödülü’nü Emine Erdoğan’ın elinden aldı.

Bu ödülü yadsımak, küçümsemek, siyaseten yorumlamak insan emeğine haksızlık ve saygısızlık olur. Deprem sonrası Gaziantep’te, Hatay’da, Kahramanmaraş’ta bu kentlerin altyapısı için ter döken emekçilerin Bursa’daki emeklerini değersizleştirmemek ve bu ödülü bir gurur kaynağı saymak gerek.

Yeniden Çınarcık’a gelelim.

‘İyi, güzel de bu proje ne zaman bitecek?’

Aktaş: En geç Ekim 2025'te tamamlamayı hedefliyoruz.

Kıymetli okur, bu noktada sizinle bir veri paylaşmak istiyorum ki imza töreninde Başkan Aktaş’a da konuya yönelik sorumu yönelttim.

Devlet Su İşleri’ne (DSİ) Cimer aracılığıyla sorduğum sorulara şu cevapları aldım:

Bursa'da sanayinin kullanımına tahsisli 636 adet ruhsatlı su kuyusu bulunmaktadır.”

Bursa'da tarımsal sulama amaçlı 1198 adet ruhsatlı su kuyusu bulunmaktadır.”

Bursa'da ruhsatlı su kuyularının tüketimine dair İlgili mevzuat gereği herhangi bir ücretlendirme yapılmamakta, faydalı ihtiyaç miktarınca kullanılabilmektedir.”

Bursa'da yeraltı suyu kullanan sanayi kuruluşlarının kullanımları proses ihtiyaçları dikkate alınarak yıllık limitlendirilmektedir.”

Bursa'da yeraltı sularının mevcut durumu ‘miktar bakımından düşüş trendine sahiptir’ olarak belirlenmiştir.”

Esasen yeraltı sularından DSİ sorumlu ve Büyükşehir bu konuda ilk ve doğrudan bir muhatap değil. Ama yine de Başkan Aktaş konuyla ilgili.

Gündemi takip edenler hatırlayacaktır. Haziran 2022’de Merinos AKKM’de Büyükşehir ev sahipliğinde tüm tarafların katılımıyla bir su toplantısı yapmış ve biz de sizlerle Bursa’da su durumuna ilişkin genel manzarayı paylaşmıştık.

O toplantıda olduğu gibi dünkü imza töreninde de Başkan Aktaş, Çınarcık projesinin yeraltı sularına etkisine ilişkin soruma şu cevabı verdi:

İl merkezine sağlanan su miktarını yüzde 60 oranında arttıracak proje, aynı zamanda mevcut kaynakların korunmasını da sağlayacak. Bu proje ile Çınarcık’tan sağlanacak 70 milyon metreküplük kullanma suyu aynı zamanda sanayicilerin kullanımına da açılacak. Kullanma suyu ihtiyacını yeraltı sularından sağlayan sanayicilerin, Çınarcık Barajı suyunu kullanmaya başlamasıyla, yeraltı suyu kullanımı da azalmış olacak. Çınarcık Barajı'ndan getirilecek toplam 145 milyon metreküplük suyun, Bursa'da kullanılmaya başlamasıyla yeraltı suyu kullanımına da ihtiyaç kalmayacak.”

Çınarcık projesi bu yönüyle de bir taşla birkaç kuş vurma niteliği taşıyor. Ki artık belediyecilik de bir proje birçok amaca hizmet etmeli…

Tüm bunların ötesinde Bursa için bekli çok önemli görülmese de bir konuyu irdelemek istiyorum. Biliyor ve yaşıyoruz ki küresel iklim değişikliği artık hayatımızın bir gerçekliğidir. İklim krizi diye de adlandırılan bu hakikat, kendini küresel ölçekte doğa olaylarıyla ortaya koyuyor. Ne yazık ki bu krizin kaynağı, insan faaliyetleri yani bizim hayat pratiklerimiz. Kimimiz bunun farkında kimimiz değil. Daha ilerde bu realiteyi reddeden de yok değil. Öyle ki geçmişte iklim krizine inanmayan ve kandırmaca sayan yerel yöneticiler vardı. Neyse ki bugün birçok kamu yöneticisi bu olayın ciddiyetinin farkında…

Başkan Aktaş da Bursa’da o isimlerin başında geliyor ve bu farkındalığının kent için önemli bir şans olduğunu belirtmeliyim. Çünkü şayet bu iklim krizi yadsınırsa yapılan her işte doğal dengeye zarar veren bir sonuç ortaya çıkabilir. Geçmişte bunun örneği çoktur…

Öte yandan kamu idaresinin ve yöneticilerinin bu konudaki farkındalığı kadar toplumsal bilincin de yüksek olması gerekir. Özellikle tarımda vahşi sulamadan bir an önce vazgeçmeliyiz. Sanayide kirletici rolü azaltarak suyu yeniden kullanılabilir kılan arıtma teknolojilerine yatırım yapmalıyız. Bireysel olarak ise unutmamalıyız ki biz suyu yalnızca musluktan kullanmıyoruz. İhtiyacımızdan fazla aldığımız her ürün de aynı zamanda su israfıdır. Örneğin 1 tişört için 250-400 litre civarı su harcandığını biliyor muydunuz?

Saygılarımla…