15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün üzerinden 8 yıl geçti. O gece millet meydanlara inip demokrasiye sahip çıkıp, büyük bir destan yazdı ve darbecilere geçit vermedi. Ama o gecenin gizli kahramanları da var. O tarihlerde ben Antalya’da Doğan Haber Ajansı’nda adliye muhabirliği yapıyordum. Darbe kalkışmasını duyunca hepimiz Etiler Mahallesindeki DHA’nın ofisinde toplanıp görev dağılımı yapmıştık. Ben Antalya kent merkezindeki kışlaların önüne gitmiştim. Bir tane bile asker dışarıya çıkmamıştı. Hatta ilerleyen saatlerde dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı kışlaların önünde polisler güvenlik önlemi almıştı. İş makineleri dizilmişti. Çok sayıda kişi akaryakıt istasyonlarına akın etmişti. Herkes aracının deposunu doldurma derdindeydi. 
***
Darbe olduğu söyleniyordu ama bırakın tankı Antalya sokaklarında bir tane bile asker yoktu. Yaşananlar 12 Eylül 1980 darbesine hiç benzemiyordu. 12 Eylül darbesi sabaha karşı gerçekleşmiş, sokağa inen askerler kimseyi dışarıya adım bile attırmamıştı. Hatta 12 Eylül sabahı evde vücuduma batan bir iğne nedeniyle Antalya Devlet Hastanesi’ne gitmek istediğimizde sokaktaki askerler bizi yoldan geri çevirmişti. Buna karşılık 15 Temmuz 2016 gecesi Ankara’da, İstanbul’da yaşanan kanlı olaylar hariç ülkenin çoğu ilinde sokaklarda tankla, askerle hiç karşılaşılmadı.


***
15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın demokrasiye sahip çıkılması için yaptığı çağrının ardından sokaklara akın eden Antalyalılar Cumhuriyet meydanını doldurmuştu. AK Parti İl binasından yola çıkan kalabalığın üzerine Güllük Caddesindeki bir apartmanın balkonundan atılan soda şişesinin Besim Demirkale isimli bir gurbetçinin başını yarması dışında 15 Temmuz gecesi akan tek bir kan damlası da görmedim. Peki, başta Antalya olmak üzere yurdun birçok ilinde bu darbe girişimi nasıl kan akmadan önlenmişti? Askerler neden kışladan dışarıya çıkmamışlardı? Sokağa çıkan vatandaşlara Ankara ve İstanbul’da olduğu gibi neden kurşun sıkılmamıştı? 


***
Çünkü o gece valiler emir komutayı ellerine almışlardı. Bunu il valileri sağlamıştı. 15 Temmuz gecesi başta dönemin Antalya Valisi Münir Karaloğlu olmak üzere birçok ilin valisi krizi çok iyi yöneterek kan dökülmesini önledikleri gibi, darbe teşebbüsünün de başarısız olmasını sağlamışlardı. Peki bunu nasıl yapmışlardı? Darbecilerin sözde sıkıyönetim direktiflerinin alt birliklere gönderilmesini önleyerek. Askerlik yapanlar iyi bilir. Askerde her şey emir komutaya göre hiyerarşik düzen içinde yapılır. Kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi” adını veren darbeciler hazırladıkları sözde sıkıyönetim direktifini illerdeki komutanlara göndermişlerdi. Sözde atama listesinin de ekli olduğu bu direktifler emir komuta zincirinin gereği olarak alt birliklere de gönderilmesi gerekiyordu. 12 Eylül darbesinde olduğu gibi olacağını sanıyorlardı. Ama darbecilerin evdeki hesabı çarşıya uymadı. Çünkü illerdeki komutanlar darbecilerin talimatlarına uymadılar. Sözde sıkıyönetim direktiflerini alt birliklere de göndermediler.
***
Sözde sıkıyönetim direktifleri alt birliklere ulaşmayınca darbecilerin emir komuta zinciri kopmuştu. Bunu nereden biliyorum? 15 Temmuz darbe girişiminden sonra açılan davalardan. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünden sonra Antalya’da açılan o davaların birçoğunu adliyede canlı canlı takip ettim. Şu anda içişleri Bakan Yardımcısı olan dönemin Antalya Valisi Münir Karaloğlu, komutanların yargılandığı davada tanıklık da yapmıştı. Jandarma Alay Komutanlığına sözde sıkıyönetim direktifi ulaşınca dönemin Antalya Valisi Münir Karaloğlu dönemin Jandarma Alay Komutanı Ahmet Yurdagül’ü aramıştı. Karaloğlu’nun talebi üzerine Ahmet Yurdagül, sözde sıkı yönetim direktifini alt birliklere göndermemiş ve Vali beyin Konyaaltı Caddesi’ndeki konutuna götürmüştü. Dönemin Antalya Garnizon komutanı Mustafa Kaya ile Antalya’ya sözde sıkıyönetim komutanı olarak atanan Burdur’daki 58’inci Piyade alayının eski komutanı Metin Karagöz de Karaloğlu’nun talimatıyla valinin konutuna gitmişti. Dönemin Emniyet Müdürü Cemil Tonbul ile iki cumhuriyet başsavcı vekili de vali beyin evindeydi. Emir komutayı eline alan vali beyin sayesinde o hain darbe teşebbüsünde Antalya o geceyi kansız geçirdi. O nedenle 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün başarısız olmasında valilerin de çok büyük emeği vardır. 


***
Öte yandan Antalya’da kendisini paralel dinleme davasından tanıdığım polis memuru Zeki Kılınç’ın kendisi gibi polis memuru olan oğlu Muhammet Oğuz Kılınç da 15 Temmuz gecesi görev yaptığı Ankara’da şehit olmuştu. Telefonları FETÖ’cüler tarafından yasa dışı yollarla dinlenen Zeki Kılınç’a eli kanlı terör örgütü 15 Temmuz gecesi bir de evlat acısı yaşatmıştı. 15 Temmuz şehidi Muhammet Oğuz Kılınç’ın ismi bugün birçok yerde yaşatılıyor. Muhammet Oğuz Kılınç için şimdi de 26 dakikalık bir belgesel hazırlanmış. https://www.youtube.com/watch?v=SdeM-8pvxm4 adresinden yayınlanan bu belgesel şehidin annesi Meltem Kılınç’la yapılan röportajla başlıyor. Tabuta sığmayan bu kahramanlarımız belgesellerle de yaşatılıyor. Öte yandan sevgili okurlar iş yoğunluğundan dolayı bir süre yazılarıma ara vereceğim. Bir daha bu millete darbe yaşatılmaması dileğiyle. Hoşça kalın.