Mübarek Ramazan ayı nedeniyle ehven ehven takılmaya devam ediyoruz. Bugün Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e ait en güzel hadislerden birini ele alacağım.
“Sağ elin verdiğini sol el bilmeyecek!” demiş sevgili peygamberimiz. Hz. Muhammed, “Allah'ın kıyamet gününde kendi gölgesi altında gölgelendireceği yedi sınıftan altıncısı (sol elinin verdiğini sağ eli duymayacak şekilde gizlice sadaka veren kimsedir)” diye buyurmuş.
Evet, İslam; hoşgörü, yardımlaşma ve dayanışma dinidir. Özellikle içinde bulunduğumuz Ramazan ayı, yardımlaşma ve paylaşma açısından çok önemlidir.
Bugünlerde açlıkla, nefisle ve irademizle olan mücadele başladı. Ramazan ayı tüm bunların dışında anlattığımız üzere dayanışma, yardımlaşma ve kaynaşma ayı.
Daha çok eş dost ziyaret yapacağız, daha çok bir araya gelerek soframızı paylaşacağız. Sadece bu mu? Elbette hayır. Yardıma muhtaç, fakir ve kimsesizlere elimizi uzatıp, omuz vereceğiz.
Bu noktada hayırseverlerden tek ricam var. Sevgili Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) hadisi şerifte söylediğini aklımızda tutalım. Geleneklerimize, örf ve ananelerimize uygun yardım yapalım. Veren el alan eli görmesin.
Lütfen yardımlarınızı özel, gizli ve Allah için yapın. Onları rencide etmeyelim, şov yaparak reklam peşinde olmayalım. Karşımızdakinin de insan olduğunu unutmayalım.
Benim çocukluğumda Konya’da Kapu Camii yakınında dükkânı olan bir iş adamı vardı. Bu sözde hayırsever Ramazan ayı geldiğinde, yardıma muhtaç insanları sıraya dizdirir, kendisi de sandalyeye oturur elini öptürerek para dağıtırdı.
Ve benim gibi gazeteci olan arkadaşlar gelmeden para dağıtımı başlamazdı. Hala o iş adamı yaşıyor mu yaşamıyor mu bilmiyorum ama o günden beri bunun ne kadar yanlış olduğunu söyleye gelmişimdir.
Bu Ramazan’da da kumanyaları insanların eline verip yanına geçip poz vererek, ‘GAZETE, İNTERNET ve SOSYAL MEDYADA haber olarak yer almasını bekleyen her kim varsa buradan sesleniyorum: “Yazıklar olsun sizin insanlığınıza, Müslümanlığınıza!”
Yahu arkadaş, madem bir hayır yapacaksın bunu gizli yap. Hani bir söz vardır, “Aşk da gizlidir ibadet de” diye. Madem hadis-i şerif aklına gelmiyor bari bunu aklına getirir insan.
Bakın, kişi verdiği sadakayı, verdiği kimsenin başına kakarak ve ona eziyet ederek, sadakasını ifşa etmemelidir. Kaş yaparken göz çıkarılmamalı. Gönül kırmadan, rencide etmeden olmalı bu iş.
Velhasıl; bir yoksula, bir hayır işine yaptığınız yardımı, en yakınlarınız dahi bilmemeli. İşin hayrı ve sevabı kaçırılmamalı. Vallahi dilim ancak bu kadar dönüyor oruç ağızla.
SİZDEN GELENLER
Ramazan ayı süresince suya sabuna dokunmadan bu güzel ayın faziletine uygun yazılardan başka bir şey yazmayacağımı söyleyip, “Ancak hiç yazmayacağım anlamı çıkmasın” demiştim.
Tam da buna uygun bir fotoğraf göndermiş takipçim ve köşemin müdavimi bir okuyucum. Mevzu şu; Antalya Havalimanı’ndaki KÜTÜPHANE! Sanırım Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı faaliyet gösteriyormuş burası.
Havalimanında İÇ HATLAR GİDEN YOLCU bölümünde. Çok güzel düşünülmüş bir mekân. En azından insanlar uçuş saatine kadar buradan faydalanır ve bir iki sayfa bir şeyler okur.
Amma gelin görün ki okuyucumun anlattığına göre bu KÜTÜPHANE resmi mesai saatleri dışında kapalı. Yani Tekelioğlu Halk Kütüphanesi mantığı ile faaliyet gösteriyormuş.
Arkadaşlar, ilgililer ve yetkililer; burası 7/24 faaliyette olan bir HAVALİMANI! Hal böyle olunca insanlar sadece gündüz değil geceleri de seyahat ediyor. Kimi zaman da uçaklar rötar yapınca burada kalma süresi uzuyor.
Allah aşkına kurtulalım artık şu bürokrasiden. Madem böylesine ÇOK GÜZEL bir hizmet veriyorsunuz kendi işinizi kendiniz berbat etmeyin. Bırakın şu BÜROKRASİ HAZRETLERİNİ!
Okuyalım, okutalım. Mevzumuz bu!