Bursa Ticaret Borsası (Bursa TB), 1 asrı devirdi.

Ve Bursa TB, çarşamba akşamı 100’üncü yıl gecesi düzenledi.

‘Podyum Davet’in büyük salonundaki gecede bazı masalar boş kaldı.

Kentin en köklü kurumlarından birinin ‘dalya’ dediği gecenin daha görkemli olması ve şölen havasında beklenirdi.

Salon mu büyüktü yoksa ilgi mi küçüktü düşünülmeli!

Bana kalırsa sorun ilgideydi. Çünkü Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın dışında herhangi bir belediyeden başkanlık düzeyinde katılım olmaması dikkat çekti.

Ayrıca sivil toplum, üretici, çiftçi yoktu…

Ama gariptir Bursaspor vardı… Niye? Anlaşılamadı.

Yine o gece kurumun temel misyonuna uyumlu mesajlar verilebilmeliydi. Ama verilen mesajlar başkaydı.

Matlı Grubu, Bursaspor’la 40 milyonluk sponsorluk anlaşması yapmış ona teşekkür.

Bursaspor kentin birleştirici gücü olmuş ona teşekkür.

Tamam çok güzel, helal olsun. Ama!

Zarar ede ede üreten çiftçiye teşekkür var mı? Yok!

Gıda enflasyonunu konuşan kim?

Üreticinin maliyet derdi ağza bile alınmadı.

Çiftçinin tarlada kalan ürününü hatırlayan olmadı.

Süt üretimi düşüyor, ithal et piyasası işgal etti, ithal tahılla rekabet edilemiyor, meyve bahçeleri ipotek işgali altında, zeytinci dertli kime ne!

Gıda işletmeleri, ithalatçı oldu çıktı kimin umurunda!

Tarım arazilerine kaçak villalar, kaçak depolar kuruluyor aman adam sende!

Tarımsal sulama halen vahşi, ülkemiz su stresi yaşıyor, çiftçiyi eğitmeliyiz boş versene!

Ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, su ürünleri mühendisleri neredeler? Yani işin asıl paydaşları…

Keşke bu başlıklarda net mesajlar verilebilseydi de biz de tarihe tanıklık adına katıldığımız o geceyi böyle tariflemeseydik…

Gecenin özeti: Al plaket, ver plaket!

Neyse. Güzel güzel! O kadar da kötü değil!

Pozitif şeyler de vardı.

Plaketler fena değildi…

Bursaspor atkıları herhalde ipekti.

Bursa TB Başkanı Özer Matlı’ya TOBB tarafından verilen ‘nazar boncuklu’ plaketi de tanıdık buldum…

Logoyu ve logo baskılı anahtarlıkları da beğendim.

Ha bir de pastayı!

O dört kat üstüne yaldızlı 100 yazılı pastayı görünce bir süre dalmışım…

Sevmediğim nadir Almanlardan J.W.V. Goethe’nin şu sözü aklımda dolandı durdu:

“Hiçbir şey, zevkten yoksun bir hayal gücünden daha korkunç değildir.”

Yerli sermayenin en büyük eksiği bu herhalde, zevk.

Elbette burada zevkten kastımız estetik…

Kıymetli Prof. Dr. Necmi Gürsakal, Borsa kelimesinin Bursa kelimesinden geldiğini söylüyordu.

Aklımın bir köşesinde böyle bir bilgi kırıntısı kalmış… Kim bilir belki de yanlış!

Oradan esinle çok şeyin ve birçok kişinin ‘Bursa’sını gördük.

Şimdilerde akını da karasını da yenilerini de görür olduk.

Toplumları ayakta tutan ve var kılan soyut ve somut kurumlarıdır. Haliyle bizim için aslolan da onlardır.

Nice 100 yıllara Bursa Ticaret Borsası…

Üretenlere saygıyla…