Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 28 Aralık’ta Bursa’da olması bekleniyor.

Elbette vereceği her bir mesaj büyük önem arz ediyor ve tarihi nitelik taşıyor. Şüphesiz zat-ı devletleri, yakın tarihi mülkü kılmış bir lider olarak ayak bastığı yere heyecan yüklüyor.

Biz de hem mesleki hem de vatandaşlık ödevi gereği bu heyecana ortak olmayı ve atmosferi koklamayı vazife biliyoruz.

Kendi adıma bir başka tarihe tanıklık anı için mutluyum çünkü bu kaçıncı hitabına canlı şahitlik olacak bilmiyorum.

İstanbul’da, Ankara’da, Kocaeli’nde, Rize’de çok defa yakından izlediğim Sayın Erdoğan’ı bu kez yine Bursa’dan dinlemek için sabırsızlanıyorum.

Gençlik dönemlerimden alışkanlığımdır, bulunduğum şehre gelmeden kendisine sesleniş kaleme almayı görev bilirim.

Bugün de öyle yapacağım…

***

Bursa’da ne oluyor?

Sayın Cumhurbaşkanım, Bursa yeniden doğuştur, kendini buluştur.Bursa medeniyetin kozası, yeniden kuruluştur.

Öyle inanıyorum ki hem birey hem toplum hem de devlet için Bursa bu karakteriyle kaimdir.

Fakat ne hazin ki kadim kentimizin bu özgün karakteri örselenmekte gündelik hırs ve hevesler uğruna erozyona uğratılmaktadır.

Maddi varlığındaki tahribattan daha vahimi, şehrin temsil ettiği fikri değerler itibarıyla manevi hazinelerde yaşanmaktadır.

Söğüt’te 13’üncü yüzyılın sonunda 40 atlı uç beyliğinin, 1326’da Bursa’yı fethettiğinde 38 bin atlıya nasıl ulaştığı sorusuna bulduğumuz cevap ve o yanıtın tariflediği büyük ve derin mana, bir yitim belki de kıyım yaşamaktadır.

Birleşme ve bütünleşme anının koşulları değişmiş ve bize ait olan değerlerin çok uzağında bir yere savrulmuştur.

Bir yarış ya da gerçek ifadeyle bir yıkış tasarımı işletilmektedir. Ve asıl hafriyat, kültür alanında özellikle de milli şuurdadır.

Çünkü herkesçe görülüyor, kişi veya grupların ince işçilikle ördüğü ağ, şehri yer yönüyle yutmaktadır.

***

Bursa’da ne bekleniyor?

Yarım milyona yakın emeklinin bulunduğu kent, size beslediği muhabbeti 24 Haziran’da gösterdi. Fakat 31 Mart’ta da mesajını iletti.

Şimdi Bursa, bu mesajın alındığını görmeyi bekliyor. Kentin kimyasının bozulmasına veya bir laboratuvara dönüşmesine seyirci kalınıp kalınmayacağını gözlüyor.

Öyle ki çok taraflı hale gelmiş üstenci, keyfi ve bildiğini okur halin daha nereye kadar at koşturacağının sınırlarını görmek istiyor.

Siyaseten verilen görevin yerine ne ölçüde getirildiği ve getirileceğinin takibini yapıyor.

Tabi ki beraberinde sağlıktan eğitime ulaşımdan adalete verilmiş sözlerin tutulmasını, gecikmişlerin nihayetini talep ediyor.

***

Bursa’da ne konuşuluyor?

Bursa hem emek hem de emekli kenti.

Emek de emekli de hakkını alamamış olmaktan dertli.

Ülkemizin diğer illerine nispeten refah temsili yüksek olsa da Bursa’da çabayla geçen ömürlerin hüsranı duyuluyor.

Kira, eğitim, sağlık, ulaşım her kalemde yaşam maliyeti artıyor.

Öyle ki hemen hepsinde hem kalite hem de verim açısından vatandaş aldığı ürün veya hizmetten fazlasını ödüyor.

Haliyle şöyle diyor:Yüce devletimiz aldığından az vermemeli.

Size dair güven kalesinin ayaktaki tek burcusunuz, diğer duvarlar ya hasar almış ya yıkılmış.

Haliyle ‘Hüsnüniyet nerede?’ diye soruluyor. Sandığa öfke birikiyor.

Çoğunda haklı olarak bürokrasiden siyasete tüm kadroları yerginin muhatabı sayıyor.

Şebekeler yerli yerinde duruyor deniliyor.

***

Bursa’dan sevgi ve saygıyla…