Yerel seçimlere 6 aydan kısa bir süre kaldı…
14 ve 28 Mayıs’ta istediğini alan Cumhur İttifakı, Mart 2024’te umduğunu bulabilecek mi?
Bugünkü ekonomik şartlar itibariyle dar gelirlilerin dışa vurduğu tepkinin sandıkta bir yankı uyandırma olasılığı her geçen gün artıyor.
Özellikle emeklilerin içine düştüğü geçim derdine acil çözüm bulunması gerekiyor ve adım atılmadan geçen her gün, Cumhur İttifakı’na eksi yazıyor.
Sokakta, kahvede, otobüste, dost sohbetinde kiminle konuşsam, ‘emekli, bugünleri unutmayacak’ diyor.
Geride kalan 22 yıl boyunca yaşadığımız seçim süreçleri düşünüldüğünde bu söze inanmak zor. Fakat yine de yadsınmamalı.
Bakınız Bursa’da 2,5 milyona yakın seçmen var. Ve bunun yaklaşık yüzde 23’ü emekli… Yani 550 bine yakını…
Ağustos ayında kendisiyle gerçekleştirdiğim söyleşide AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, şöyle demişti:
“Maaş zamları sonrası emekli vatandaşımızdan tepki aldığımızı söyleyebiliriz. Hayat pahalılığı konusunda vatandaşımız şikâyet ve eleştirilerini açık bir şekilde dile getiriyor. Sahada stokçuluk ve fahiş fiyat için denetimler artırıldı. Emekliler, istediklerini alamadı. Mevcut maaşlardan yüzde 25 gibi düşünüldü ama kök ücret üzerinden yansıdı. Cumhurbaşkanımız yılbaşına doğru gönülleri rahatlatacak bir maaş zammı üzerinde çalıştıklarını duyurdu. Sahanın ve vatandaşın tepkisinin farkındayız.”
Başkan Gürkan’ın açıklaması, genel manzaranın görülmesi ve kabul edilmesi anlamında değerli.
Peki, Ankara ne diyor?
***
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, ‘Emeklilere ekim ayında bir müjde gelir mi?’ sorusuna, ‘çalışmalarımız devam ediyor’ şeklinde cevap vermişti.
‘Acaba daha ne kadar devam edecek bu çalışmalar?’ diye soruyor sokaktaki adam.
Salı günkü grup toplantısında MHP Lideri Devlet Bahçeli, şu değerlendirmede bulunmuştu:
“Sayıları 16 milyonu bulan emeklilerimizin insanca ve huzur içinde yaşayacakları bir ücret düzeyine kavuşmalarından başka seçenek kalmamıştır. Emekli maaşlarına enflasyon üzerinde zam verilmesi, hatta zammın kök ücrete yansıtılması samimi dileğimiz ve beklentimizdir. Ayrıca küçük ölçekli iş yapan esnaflarımızla çiftçilerimizin prim yükünün hafifletilmesi, ev hanımlarına sigorta desteği sağlanması hususunda üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz. Bu çerçevede küçük esnafın emeklilik gün sayısı 7200'e indirilmelidir. Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü şerefine memurlarımızdan işçilerimize, emeklilerimizden esnaflarımıza, çiftçilerimizden dar ve orta gelirli insanlarımıza varıncaya kadar sosyal ve ekonomik yönden hepsinin yüzünü güldürmek boynumuzun borcudur.”
Sayın Bahçeli’nin her konuda olduğu gibi bu konudaki net tutumu da sokakta fark ediliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Ekim’deki yasama yılı açılışı sonrası, ‘Yılbaşından önce zam müjdesi gelir mi?’ sorusuna ‘İnşallah’ yanıtını vermişti.
Saha araştırmaları, anketler ve siyasi ziyaretlerde ne görülüyor bilmem ama emekliye verilecek zam bırakın yılbaşını kasım ayına kalırsa ‘çantada keklik’ sanılan illerde bile iş zora düşer…
Son günlerde Millet İttifakı’ndaki çatlama ve çatışmalar yerel seçimlere yönelik Cumhur tarafında bir öz güven oluştursa da yerelde tablonun karardığını söylemek gerek.
Gel de bu şartlarda gönüllere gir, girebilirsen… Yereldeki siyasetçilerin işi bu dönem çok daha zor…
***
Siyasal ikna açısından toplumu zamma inandırmak bu noktada güç, çünkü görüyor ve duyuyoruz ki genel kanaat ‘maaş artacak da ne olacak sonra her şey yine zamlanacak’ diye şekillenmiş.
Vatandaş, buna ikna olmuş ve zammın bir seçim yatırımı olduğu düşüncesini benimsemiş. 15 Temmuz gecesi yapılan zam unutulmamış!
Kendini kandırılmış hisseden sokaktaki adam, bu kez sandıkta bir kez de ben kandırayım derse ne yapacaksınız?
Yeni ekonomi yönetimi öncekinin açtığı yaraları sarmakla meşgulken yüksek enflasyon altında ezilen vatandaş, faizlere ve zamlara baktıkça “Bu çarklar kimin için dönüyor?” diye sormasın mı?
Cumhuriyetin yüzüncü yılında hayal ettiğimiz, hedeflediğimiz sosyal refah düzeyi bu muydu?
Ülke ekonomisi büyüyor ve kalkınma yaşanıyor iddiasını ifade ederken halkın bir bölümündeki durumun ‘cep delik cepken delik’ düzeyinde olduğunu görmeyecek miyiz?
Bazılarımız için ‘bırakın ev almak, kirayı zamanında ödemek hayal’ sözünü duymayacak mıyız?
22 yılda 7 genel seçim, 4 yerel seçim, 3 referandum ve 3 cumhurbaşkanlığı seçimi geçiren ve her seferinde destekleyen sokaktaki adam bu kez kırgın ve tepkili…
Olmasın mı? Olmaya hakkı yok mu? Haksız mı?
Tamamen haklı!
Öyleyse bu çağrıya, ivedilikle yanıt verilmeli…
7 Ekim’deki AK Parti 4. Olağanüstü Büyük Kongresi, halka müjdeler sunmalı…
Emeklilere, dar gelirlilere, düşük ücrete mahkûm olanlara, fikir işçilerine umut aşılanmalı…
Yarın ortaya konacak yeni yol haritasında hedef, toplumun bu kesimlerini geçici değil kalıcı bir refaha kavuşturmak olmalı…
Öte yandan toplumda özellikle sığınmacı konusunda yer yer haklı nedenleri bulunan tansiyonu düşürecek taahhütler ve eylemler de gündemde olmalı.
Ayrıca 7 Ekim’i son düello olarak görenler ve kendi çarkına çalışanlar, hak ettiğini bulmalı…
Yine eskiye yarayan denkleme yeni denmeyeceği unutulmamalı.
Değişimi görmeli ve yaşamalıyız!
Saygılarımla…