Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, dün Barış Manço Kültür Merkezi’nde düzenlendiği değerlendirme toplantısında Mart 2024 için merak edilen soruya şöyle yanıt verdi: Doğal adayım…
Esasen bu mütevazi bir beyan oldu.
Çünkü Sayın Yılmaz’ın yaklaşık 45 dakikalık sunumunda yapılan işlere bakınca sonunda daha iddialı bir açıklamayla adaylığını ortaya koymasını beklerdim.
Bu, bana biraz garip geldi.
Kim bilir belki de bu döneme özgü bir garipseme yaşıyorum.
Çünkü Bursa özeli ve ülke genelinde 5 yıllık görev süresi boyunca neredeyse dişe dokunur hiçbir işe imza atmayan ama yine de yüzü kızarmadan adayım diyenleri o kadar çok görüyoruz ki böylesi tevazuya denk geldiğimizde yabancılaşma yaşıyoruz.
***
İşin ‘acabası’ düşünüldüğünde ise elbette ki bu samimi yaklaşımın bir başka kaynağı da AK Parti teamülleri olarak görülebilir.
Zira AK Parti’de ‘görev talep edilmez, tevdi edilir’ anlayışı baskın.
Bu geleneğin partiye ne kazandırdığı ne götürdüğü siyaseten tartışılabilir.
-Bu konuya ayrı bir parantez açarak ‘İstanbul ve Ankara’da kazanacak aday ismine halen ulaşılamamış olması acaba bu iddiasızlık bağlamında düşülmeli midir?’ diye de sormak istiyorum.-
Kuşkusuz 5 yıllık icra performansının memnuniyet odağı halk. Ama kabul edelim ki asıl takdir merci parti…
Partisine rağmen halkı yanına alıp siyasi yolculuğuna devam eden isim sayısı sınırlı…
Özellikle de uzun soluklu tek parti istikrarıyla seçim sonuçlarının kesine yakın oranda öngörülebildiği yerlerde aday belirleme dengesinde genel merkezlerin daha ağır basan güç olduğu da bir gerçek.
Bursa’ya bakıldığında da Yıldırım, AK Parti’nin kalesi… Haliyle burada kolay kolay seçim kaybedeceğe benzemiyor. Yani Yıldırım, AK Parti açısından ‘her adayın seçilebileceği bölge’ konumunda görülüyor.
***
Peki, gelelim asıl soruya…
Sayın Yılmaz’ın 5 yıllık performansı, genel merkezi ikna etmeye yeter mi?
Cevap çok net, yeter.
Neden?
Sayın Yılmaz’ın başkanlığına gelene kadar Yıldırım’da yapılanlara daha doğrusu yapılmayanlara bakıldığında cevabın netlik farkı ortaya konur.
Bursa’yı ziyaretinde, AK Parti Genel Merkez Yerel Yönetimler Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ın ‘Başkanlarımızın hukukunu koruyacağız’ demişti.
Şayet bu söz, alelade söylenmediyse -ki bence söylenmemiştir- Sayın Yılmaz’ın adaylığını kendi hukukunu ve emeğini savunmak adına daha yüksek sesle ifade etmesi gerekir.
Aday gösterilir ya da gösterilmez, orasını bilemeyiz. Ama görünen Sayın Yılmaz’ın Yıldırım gibi her yönüyle çetrefil bir ilçede işin hakkını verdiğidir.
Şüphesiz artılar gibi eksiler, övgüye layık olduğu gibi eleştiriye konu olabilecek işler de olabilir. Burada önemli olan işin kamusal sorumluluk ile icrası ve neticesinin kamunun ortak menfaati ile tecellisidir.
***
Sayın Oktay Yılmaz’ın imza attığı en önemli işlerin başında hiç şüphesiz ‘kentsel dönüşüm’ geliyor.
-Tabi bu noktada Sayın Yılmaz’ın yakaladığı çalışma uyumuyla Bakanlık ve Büyükşehir’in rolünü de es geçmemek gerek.-
Gerçek anlamda kentsel dönüşüm nedir ve nasıl yapılır sorularına bu dönem Yıldırım’da yanıt bulundu.
Depremselliğin ön planda tutulması, kent estetiği, ulaşım ve kaliteli yaşamın yadsınmaması en önemlisi de halkın iknasının sağlanması Yıldırım’daki dönüşümün kilit noktalarıdır.
Tarihi, kültürel ve coğrafi güzellikleriyle özgün bir potansiyele sahip olan Yıldırım’ın dönüşümle birlikte kimliksiz yapılardan oluşan çöküntü alanlarından kurtulması büyük bir kazanım.
Buna bir itirazımız olamaz. Bilakis bu dönüşüm furyası bütün ilçeyi sarmalı ama bu noktada benim Sayın Yılmaz’a bir tavsiyem var.
Yıldırım, Nilüfer’e benzememeli. Yıldırım, kendi kimliğini korumalı… Yıldırım’daki sosyokültürel birikimi muhafaza eden ve geliştiren dönüşümden taviz verilmemeli.
Ne demek bu?
Demografik yapısının inanç değerlerini, aile geleneklerini, geniş aile formunu, komşuluk hukukunu, esnaflık kültürünü yok etmeyen bir dönüşüm olmalı.
Özellikle kütüphaneler, parklar ve bahçelerle düşünsel bir dönüşüme girişilmişken yapısal değişimleri bu yönüyle de ele almalı…
Saygılarımla…