Kentimizdeki ‘SİAD’lar arasında düşünce kuruluşu kimliği taşıyan ender yapılardan biri olarak Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD), yeni bir rapor yayınladı.

‘Yaşanabilir bir kent için plan şart’ başlıklı rapor, 2050 Çevre Düzeni Planı’na yönelik BUSİAD’ın yaklaşımını ortaya koyuyor.

Esasında BUSİAD kente dair temel yaklaşımını, daha önce kamuoyuyla paylaştığı ‘Sanayi, Tarım ve Turizm ile Gelişen Bursa’ vizyon belgesinde dile getirmişti.

Ki yeni rapor da vizyon belgesinden derleme niteliği taşıyor. Fakat özellikle nüfus başlığında ortaya koyduğu veriler dikkat çekiyor.

İlçeler bazında yaşanan değişimi rapordan alıntıladığım tabloda görebilirsiniz.

***

Mezkûr tabloda Nilüfer’e ilişkin veri hepinizin dikkatini çekmiştir.

1990 yılından 2023’e kadar geçen 33 yılda Bursa nüfusu, yüzde 101 oranında artarken Nilüfer’in yüzde 727 oranında arttığı görülüyor.

Yani 1990’da 65 bin 799 olan ilçe nüfusu 2023’te 543 bin 934’e çıktı.

Peki, Nilüfer’in bu değişiminde Mustafa Bozbey’in payı nedir?

Bozbey, Nilüfer Belediyesi’ne Başkan olduğunda yıl 1999 ve ilçenin nüfusu de 99 bin idi.

İlçeyi 20 yıl yöneten Bozbey, görevi devrettiği 2019 yılında Nilüfer’in nüfusu 466 bin düzeyindeydi.

Ya da bir başka açından soralım bugün Bursa’nın plan yapmakta zorlanmasında Nilüfer’in payı nedir?

Aslında her soru kendi içinde bir ‘sorunu’ tariflerken cevabı da veriyor.

***

BUSİAD’a katılıyorum ‘plan şart’ ama nasıl bir plan?

BUSİAD, adı geçen raporunda kentin durumunu özetlerken ‘Ne Yapılmalı?’ başlığında bir dizi öneriler sundu.

Raporda özellikle yeni sanayiler konusunda şu öneriler öne çıktı:

Sanayi yapılaşmasına uygun (tarım ve turizme engel olmayan) tekil alanlarda gerekli koşulları sağlamak kaydıyla tekil sanayi yapılarının ve yerleşimlerin oluşumuna izin verilmelidir.

Nilüfer'de yeni organize sanayi yapılaşmasına gidilmemeli, Bursa'nın diğer ilçelerindeki uygun alanlarda yeni yapılaşmaların olabilirliğine bakılmalıdır.

Peki, bu öneriler Bozbey açısından ne kadar gerçekçi?

Nilüfer’in 33 yılda yüzde 727 kat büyümesinde pay sahibi olan ve bu büyümeyi, öyle ‘kentsel bütünlük’ perspektifinde falan değil tamamen ‘rantsal bütünlük’ hesabına göre yöneten kimdi?

***

Bozbey, 2018’de yönettiği Nilüfer’de basın mensuplarını projelerini gezdirirken yapımı yılan hikayesine dönen ‘Anadolu Arastası’ adlı alanında şöyle diyor:

“Nilüfer’in nüfusu 2032'de de 1 milyon 200 bin olarak planlanıyor.”

Peki, bu planı gören Bozbey gelmekte olana nasıl hazırlanıyor? Hazırlanamadığını, o gün basına yansıyan haberden alıntıladığımız kendisinin beyanında görüyoruz:

Hızlı nüfus artışına cevap verecek hizmetleri hayata geçirdiklerini ifade eden Bozbey, göreve geldiği 1999 yılından bu yana Nilüfer’de 5 kültürevi, 5 kütüphane, 13 spor merkezi, 63 halı saha, 149 kilometre bisiklet yolu, 26 kilometre koşu ve yürüyüş yolu yaptıklarını, 41 olan park sayısını da 261’e çıkardıklarını söyledi.

1 milyon nüfus planına hazırlık açısından yapılması gereken bunlar mıdır? Mantıklı düşündüğünüzde bu işler gündelik değil de nedir?

***

Bugün de öyle değil mi?

İşte otopark mevzusu. Plansız ve projesiz bir şekilde ücretsiz yapıldı. ‘Büyük hizmet’ diye pazarlandı ve nihayetinde ‘büyük hezimete’ dönüştü.

Aynı Nilüfer gibi! Gündelik, keyfi ve ‘ben yaptım oldu’ tutumu… Olmadı, olmuyor işte Sayın Bozbey. Hani arastaya ne oldu? ‘Eko kent’ diyordunuz, ‘Büyükşehir engelliyor’ diyordunuz; yapsanıza…

Bursa’nın genelinde olup da Nilüfer’de olmayan bir sorun söyleyin!

Daha ötesi Bursa’da olan birçok sorunun temelinde Bozbey’in Nilüfer planının olduğunu görün.

30 yıllık mazisi olan Nilüfer’de plan ve kentsel kimlik adına bir tane doğru örnek var mı?

Kimliksiz ve estetikten yoksun beton bloklar…

Sanayiyle iç içe geçmiş konutlar…

Trafik ve her türlü kirlilik…

Nilüfer’i 30 yılda betona boğan anlayışın Bursa’ya ne yapmasını bekliyoruz?

İşte bir başka örnek de Karacabey’e götürülecek çöplük!

***

Bitirirken şu soruları ifade etmek zorundayız!

BUSİAD’ın sivil bir yapılanma olarak kent adına üstlendiği sorumluluk elbette kıymetli ama eyleme dönüşmeyen veya eyleme dönüştürme açısından kamuoyu baskısı doğurmayan söz neye yarar?

BUSİAD, ‘Biz demiştik’ deme derdinde değildir herhalde?

Öyleyse doğruluğuna inandığı önerileri için kentte daha geniş bir yankı uyandırma ödevini de üstlenmeli ve belki de önce bu doğrularını uygulatmaya kendi üyelerinden başlamalı…

Rantı değil kenti savunanlara saygıyla…