Öyle alttan almaya gerek yok.

Kibar olmaya da gerek yok.

Hakaret ise hakaret!

Övgü ise övgü.

Her zaman "Gerçekçi olalım" demiyor muyuz!

Öyleyse!

İşte size gerçekçilik.

Alın size anlayacakları dilden cevap.

Hoooşt!..

Hani, dış basında haftaya yapılacak seçim öncesinde gazetelerde...

Dergilerde...

Köşe yazılarında...

Yorumlarda Erdoğan için:

"Diktatör gitmeli"

"Erdoğan gitmeli"

"Artık gitsin"

"Türkiye yol ayrımında" gibi yazılar çıkıyor ya!

O yazı, başlık ve yorumları yazdıran Amerika.

İngiltere.

Almanya.

İsveç.

Belçika.

Fransa acaba neden Erdoğan’dan rahatsızlar ki?

Neden bazı dış ülke siyasi liderleri Erdoğan’dan bu kadar korkuyor...

Ürküyor.

Çekiniyor.

Sinir oluyor.

..Ve neden Türk halkına tavsiye...

Telkin.

Öneri.

Yol gösterme.

Başka bir siyasi kimliği öne çıkarıp onu seçtirmeye kalkıyorlar...

Halkımızı etkilemeye çalışıyorlar ki?

Bundan amaçları ne?

Beklentileri ne?

Çıkarları ne?

Bizdeki bu seçim kendilerini neden bu kadar ilgilendiriyor?

Hani demokratlardı?

Hani demokrasi vardı?

Hani seçimlere gölge düşürme olmayacaktı?

Hani özgür irade vardı?

Hani halk istediği kişiye oy verirdi?

Ne oldu?

Önünüzdeki kemik mi alındı ne?

Ne oldu?

Elinizdeki yağlı mama mı gitti?

Ne oldu?

Tabağınızdaki semiz et mi kaçtı?

Öyle değil mi?

Sizi gidi siziii!

Havlayın durun yorumlarınızla.

Hadi oradan!

Hoooşt!

Biz Türk milleti olarak en demokratik hakkımızı, en güzel demokrasi kuralları içinde oyumuzu kullanır kimi seçeceğimize biz karar veririz.

Siz de Erdoğan sayesinde elinizden kaçırdığınız Büyük Türk milleti için üzüntü ve kederinizle havlayıp, hırlayıp durun.

Alın işte...

Siz bunu hak ettiniz.

Hoooşt!