1 Ocak’ta Japonya’da 7,6 şiddetinde bir deprem geldi meydana.
Geçmişler olsun.
Depremi çok yakında yaşamış, unutulmayacak acılarla karşılaşmış ve bu acıları yüreğinde ömürboyu taşıyacak insanlar olarak hemen dikkat kesildik doğal olarak.
Zira deprem konusunda Japonya’nın geldiği noktayı, aslında depremin değil binanın insanı öldürdüğünü ve istendiğinde sağlam binanın yapılabildiğinin örneklerini hepimiz görüyor ve teknolojinin geldiği noktaya hayıflanıp duruyorduk.
Ve hep aynı kıyas: Deprem İstanbul’da, Marmara’da olsa (Allah korusun) ne olurdu, felaket senaryoları başladı yine.
Peki, gelin Japonya’yı böyle güvenilir yapan, bizi ise bu kadar büyük bir güvensizliğe iten aramızdaki insani farklara bakalım.
Çünkü suçu sisteme ve siyasete atmak en kolayı.
Peki, o sistemi de, siyaseti de yaratan ve yaşatanlar biz değil miyiz?
Mesela Japon halkının herhangi bir felakette, hiçbir marketi yağmalamadığını, soymadığını, ihtiyacı kadar ürün aldıktan sonra parasını mutlakabıraktığınısöyleyerek başlayalım mı?
Bizim memlekette bırakın marketi, mağazaları yağmalamayı, deprem bölgesine giden tırçalındı tır, diğer çalınanları söylemeye gerek yok.
Gönderilen ikinci el kıyafetleri satanları gördü bu gözler.
Kendimiz ne isek, beklentimiz de öyle olmalı.
Sen çalıyorsan diğerleri de çalıyordur.
Mesela Japonlarda öfke kontrolü vardır ve öfkelenen insanın zayıf olduğunu düşünürler. Mimikleriyle kızgınlıklarını belli ederler bu asla kavgayadönüşmez.
Haydi, dönelim bizim memlekete.
Sokaklar bomba gibi dolaşan, caddeler eli silahlı katillerle dolu.
Önüne direksiyon kıran birini altında tır da, kamyonet te, otobüs te olsa sıkıştırırsın, yoksa erkekliğe sığmaz öyle değil mi?
Karın senden ayrıldı, nasıl olur, ya toprağın ya senin di mi?
Mesela uzaktan kırmızının yandığını gördün, gaza daha çok basar ve diğer şeride yeşil yandığı halde geçersin. Aman canım ne gerek var beklemeye yani?
Yolun en solunda sıra varsa dönmek için, en sağdan gelip sıranın başına geçmenin ne gibi bir sakıncası olabilir di mi sence?
İşte bir Japon yapmaz bunu.
En önemli özellikleri disiplin ve kurallara bağlılıklarıdır. Ki bu bizimle kıyas bile götürmeyen bir kimliktir onlar için ölümüne uyguladıkları.
Bizde ise kanunda nereden açık bulduğunla, ne kadar havadan para kazandığınla, ne kadar ucuza mal edip pahalıya sattığınla, en yakınını bile ne kadar kazıkladığınlaövünürsün.
Bak daha yeni Seçil Erzan dosyası, ponzi meselesi.Zaten zengin bir sürü insan, bankaların verdiği faiz oranının çok daha fazlasını almak içinçanta çanta para taşımışlar kadına. Alamayınca da mağdur edebiyatı.
Açgözlülük,büyük açgözlülük, hepsi suçlu aslında, alan da veren de.
E kara para aklayan fenomenlere ne demeli?
Sen nasıl davranıyorsan, çocuğun, geleceğin seni örnek alıyor.
Eşine el mi kaldırdın, oğlun da yapıyor, kırmızı ışıkta mı geçtin, evlatların da geçiyor. İşini yaparken yalan mı söyledin, çocuğun da söylüyor.Dolandırdın mı, çaldın mı, o da çalıyor, anladın mı?
Anana babana kötü mü davrandın, çiçeğe, böceğe, sokak hayvanlarına eziyet mi ettin, etme, çünkü evladın da senden ne görürse yapıyor.
Böyle büyüyor hırsızlık ta, saygısızlık ta, seviyesizlik te, kuralsızlık ta…
Japonya’da yaşlıya, deneyime, bilgiye büyük değer verilir. Doğa maksimum derecede korunur, sokak hayvanlarına duyulan sevgi inanılmazdır. Öyle ki bu konuda söylenmiş sözler vardır.
Yani Japonya’yı bu kadar güvenilir yapan: İnsanlarıdır
Kuralları uygulayan, uygulatan, uygulamayanı cezalandıran ama her şeyden önce kendisinden başlayan insanlarıdır.
Torpil yoktur mesela.
Sevgili okur,
Daha verecek çok örnek var, merak ediyorsan aç internette Japonlar nasıl insanlardır diyebak.
Sonra bir de Türkler için yazılanlara bak
O zaman anlarsın depremde bizim binalarımız niye yıkılıyor !!!