Son günlerde sosyal medyada sıkça karşımıza çıkmaya başlayan bir hadise var. Hepiniz denk gelmişsinizdir.
Bir takım insanlar ( çoğunlukla da kadınlar, hemcinslerine) metroda, hastanede filan tesettürlü, başörtülü kadınlara çemkiriyorlar.
Bunu yapanlar kendilerini laik addediyor ve farklı gördükleri kapalı kadınları fena halde ötekileştirip kendilerince onca insanın içinde rezil edip aşağılıyorlar.
Şaşırıyorum.
Çok şaşırıyorum.
Önce hangi hakla, hangi güçle, hangi cesaretle bunu yapabildiklerine şaşıyorum. Sonra da kızıyorum.
Kim olduklarını sanıyor bu insanlar, ne yapmaya çalışıyor?
Kim oluyorlar da bir başkasının ortak kullanılan bir alanda, giyim kuşamına böylesine laf edebiliyorlar.
En son bir tanesi çıktı yine metrodaydı sanırım, ülkemizi lezbiyen yapamayacaksınız diye bağırdı. Şaka gibi…
İş kontrol altına alınmazsa, çığırından çıkacak gibi görünüyor. Bir yapan diğerinden cesaret alıyor sanki. Utanması gerekirken, bir de çevresinden destek onay bekliyor yaparken.
14-28 Mayıs seçimlerine sirayet eden ve arkasından şiddeti daha da artan kutuplaşma, eskiden birbiriyle çok rahat yaşayan, açık kapalı mefhumu olmayan insanları rahatsız eder duruma geldi.
Zira bu konu ısrarla kaşınmaya, sosyal medya aracılığı ile göze özellikle sokulmaya başlandı
Aslında bu durumdaki aslan payı, türbanlı kesimin, kadınların daha fazla görünür olması ve bu tutumu sergileyenlerin buna tahammül edememesi,
Kendini aydın zanneden, laik diye tanımlayan hatta Atatürk’ü, ilke ve inkılaplarını kendi tekellerinde diledikleri gibi kullananlar, kaç tane ilkeye aykırı bu davranış farkında mı?
Nerede aydınlık tutum, nerede özgürlükçülük, halkçılık?
Bir başkasının giyimine kuşamına bu şekilde müdahale etmek, onu rencide etmek, hangi modern demokrasi kavramının, hangi Cumhuriyet ilkesinin tanımında var?
Bu sebeple bu anlamsız, gereksiz ve kendince kibirli tavrı gösteren kadınları şiddetle kınıyorum.
Çünkü aynı şort giyen bir genç kıza karışılamayacağı gibi türban giyen birine de asla karışılamaz, demokratik bir ülkede
Biz laik Türkiye’de yaşıyoruz derseniz de, laikliğin anlamını defalarca okumanız gerekir. Atatürk’ün yolunda olduğunuz zannediyorsanız da, onun hoşgörü, saygı ve nezaket anlayışını hiç anlamamış olduğunuz ortaya çıkar ki, bu daha da vahim bir durum.
Sözün özü yarattığınız kargaşa, oluşan tepki, eylemi gereksiz kılıyor.
Yapmayın.
Sevgi, saygı, hoşgörü içinde huzurla yaşamak varken, birbirine saygı duymak gerekirken, birbirimize şiddet ve nefret pompalamanın hiç lüzumu yok.
Dünya zaten hassas ruhlar için zaten cehennem.
Siz de ateşe odun atıp durmayın lütfen…