Patolojik yalan söylemenin etkileri ve sonuçları, bireyin kişiler arası ilişkilerini, profesyonel hayatını etkilemekte ve hatta yasal sorunlara bile yol açabilmektedir. Kişisel ve profesyonel ilişkiler için temel olan kişilerarası güven, bireyin yalanları ortaya çıktıkça giderek erozyona uğrar. Zamanla bu erozyon, sosyal izolasyona neden olabilmektedir. Patolojik yalancı için sonuçlar sadece sosyal değil, aynı zamanda içseldir; sürekli yalan söyleme davranışı, kişinin kendi kimliği hakkında kafa karışıklığına yol açabilir ve kendi gerçekliğinin uydurma hikayelerden oluşan bir mozaik haline gelebileceği noktaya kadar gerçek ve yalan arasındaki çizgileri bulanıklaştırabilir.
Patolojik yalan söylemenin tedavisi oldukça karmaşık bir çaba gerektirir; çünkü bu davranış, genellikle kişilik bozuklukları gibi diğer psikolojik durumlarla iç içedir. Etkili tedavi stratejileri yalnızca yalan söyleme davranışına değil, aynı zamanda davranışa katkıda bulunan altta yatan psikolojik faktörleri de ele almak için uyarlanmış çeşitli terapötik yaklaşımları içermektedir.
Patolojik yalan söylemenin tedavisinde dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlardan biri yalan söyleme davranışının başka bir psikiyatrik hastalığın belirtisi olup olmadığı eğer eşlik eden bir ruhsal rahatsızlık varsa buna yönelik tedavinin uygulanmasıdır. Tedavisi sürecinde psikoterapi oldukça önemlidir. 
Bireyin yaşan söyleme davranışının kötülük yapma amacıyla değil; psikolojik bir dürtüyle yalan söylediği kabul edilerek, fark edilen yalanlara kızgınlıkla veya suçlamayla tepki gösterilmemelidir. Birey ile yalan konusunda konuşulurken destekleyici olunması, başkalarını etkilemelerine gerek olmadığı ifade edilerek, yargılamadan veya utandırmadan, kişilere sorunun çözümü için profesyonel yardım alınması teşvik edilmelidir.