Son günlerde yaşadığım olaylar, beklenmedik ölümler, üstüne bir de benim hastalığım eklenince aklıma neler geldi neler? Evde nekahat dönemi geçirirken aklım başka yerlere gitti. Öncelikle son yaşadığımız talihsiz kaza sonucu 55 yaşında kaybettiğimiz Antalya’nın değerlerinden vizyon sahibi Ticaret ve Sanayi Odası’nın merhum Başkanı Ali Bahar’a bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.


Bundan 3 yıl önce 4 Mayıs 2021’de dostum ve arkadaşım Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Boztaş’ı, Kovid-19 hastalığı nedeniyle tedavi gördüğü Antalya Tıp Fakültesi'nde 57 yaşında ansızın kaybetmiştik. Bir başka kayıpta 27 Mart 2016’da yaşanmıştı. 


By Pass ameliyatı olan ve Ankara TOBB ETÜ Hastanesi'nde tedavi gören Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Abdullah Sevimçok’u 51 yaşında ebediyete uğurlardık.


Benim peş peşe sıraladığım hepsine de GENÇ ÖLÜM diyebileceğimiz bu kayıplar hep gözümün önünden geçti, aklımı kurcaladı. Neredeyse aynı yaşlar. NAZARA ve GÖZE gelenler ya enerji düşüklüğü yaşar ya da kendilerini bitkin hisseder. Zaman zamanda beklenmedik ve talihsiz olaylarla sonuçlarla karşılaşırlar. 
Saydığım isimlerin talihsiz ve beklenmedik ölümlere bir baktım da bu insanlar ya NAZARA GELDİ ya da GÖZE! Çünkü ben NAZARA inanan biriyim. Bunun içinde bu tür durumlarda 7 Felak, 7 Nas, 1 Ayetel Kürsi ve 1 Fatiha okurum.


Böyle talihsizliklere karşı çocukluğumda yaşadığım KURŞUN DÖKTÜRME mevzuları vardı. Hep “Kurşun döktürmek lazım, nazar değmiş buna! Korkmuş bu, kurşun döktürmek lazım!” derlerdi. Nazarı çıkartmak için yüzyıllardır yapılan bir uygulama.
Aslında Şamanizm’in getirdiği bir gelenek. Şimdi kurşun döktüren var mı bilmiyorum. Bildiğim kadarıyla, çok göz önünde ve başarılı olan insanlar ya NAZARA ya da GÖZE gelir. Bunun için kurşun yerine boncuk takan da olur!


Gerçi bu kurşun meselesi sağlığa zararlı bir olay olarak görülse bile insanı rahatlatan bir ritüel gibi geliyor. Velhasıl konumuza dönecek olursak bu 3 ölüm bana bu mevzuyu çağrıştırdı.
Başarılı, vizyon sahibi, yerinde gözü olunan siyasetçi, bürokrat, bilim adamı, oda ve dernek başkanlarının NAZARA ve GÖZE gelme ihtimallerini çok yüksek görüyorum. Veya ben böyle hissediyorum.
Bu nedenle Antalya’da kendini bu durumda gören, hisseden veya hissedilen olunan siyasetçi, bürokrat, bilim adamı, oda ve dernek başkanlarının acilen KURŞUN DÖKTÜRMESİNİ tavsiye ediyorum. Elinizi çabuk tutun ve sonra bizleri üzmeyin.
Bu vesile ile zamansız ve genç yaşta kaybettiğimiz Abdullah Sevimçok, Ahmet Boztaş ve Ali Bahar’a bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. 
--------------------
BU KADARINA YUH ARTIK!
Türkiye’de ilk uygulaması İstanbul’da başlayan ve ardından pıtırak gibi Anadolu’ya yayılan elektrikli skuterleri oldum olası sevmedim. Ne kullanmasını biliyoruz ne de park etmesini.
Bunun yanında trafiği içinden çıkılmaz hal almasının sebeplerinden biri haline getirdik bile. Bir de çoluk çocuğun ölümüne yol açan bir araç yaptık. Ne ocaklara ateşler düştü!
Antalya’da da uygulamaya başlandığından beri karşı çıktım bu alete. Çünkü, trafikte ters yönde araçların üzerine süreni mi ararsın, kapılara kilitleyip gideni mi, yoksa gelişi güzel yol ortasına bırakıp gideni mi?
Şimdi bu elektrikli skuterler yetmemiş gibi bunlara birde elektrikli bisikletler eklendi. Aynı firma tarafından kiraya veriliyor. Bunlarda gelişi güzel yerlere park edilip insanları çileden çıkartmaya yetiyor.
Dün bir arkadaşım Karaalioğlu Parkı (Karaoğlan) orta miradordaki setin üzerine deniz manzarasına park edilmiş elektrikli bisikletin fotoğrafını attı. Tam da anlattığımı doğrular nitelikte! Hem de “BU KADARINA YUH ARTIK” dedirtecek türden.
Yahu bu memlekette bu işi denetleyecek, çeki düzen verecek birileri yok mu? Bu şehirde insanlar zaten sıcaktan dolayı çileden çıkmış durumda birde bunlara sıyırttırmayın arkadaş!