Tam yazın ortasına geldik. Hani yaz sezonu öncesi mayo ve bikinisi giymek isteyen kadınların en büyük derdi olan selülit meselesinin depreştiği gibi. İşte her yaz sezonu geldiğinde, Antalya’nın da kıyı ve sahilleri için herkesin içindeki doğa severliğin depreşmesi meselesi gibi. Vallahi beni hep başkalarının derdi gerer ve bütün dertlerimi depreştirir.
Kendi kendime, “Son zamanlarda yine korumacılık, doğrucu davutluğum depreşti” diye söylendim. Söylendim, ama yine de kafamın takıldığı olayı biraz daha uzaktan, serinkanlı bir biçimde gözlem altına almadan da edemedim.
Yalnız Antalya’nın derdi öyle yeni falan değil. Her yaz sezonu ortaya çıkan depresif ve depreşen bir dert. Sahillerdeki yapılan çalışmalar! Ancak maskeli bazı STK’ların sadece gözleri Konyaaltı sahilinin bir bölümünü görmekle yükümlüymüş gibi.
Herkesin malumu son günlerde bazı STK’lar sayıları 7-8’i geçmeyen işletmecinin kanun ve kural tanımaz biçimde yayılmacı politikası üzerinden bütün sahili içine dahil edip ‘KATLİAM’ narası atı. Oysaki bunlar yapılırken sahili işleten firmanın “Gelin birlikte mücadele edelim” çağrısını duymazdan gelerek. Hani onların depreşen derdinin sahil falan olmadığını biliyorum da onların derdi benimde yazma isteğimi depreştirdi.
Şimdi gelin maske takmadan sahillere ve falezlerde yapılanlara bir bakalım. Herkesin malumu olduğu üzere Antalya Büyükşehir Belediyesi, Boğaçayı-Liman arasındaki bölümde bir dizi işlem yapıp ihale ile kiraya verdi. Büyükşehir’in buradaki tek düşüncesinin sahili mezbelelikten kurtarmak ve tertemiz bir şekilde halkın hizmetine sunmaktı. Tıpkı Varyant-Boğaçayı arasında olduğu gibi. Bana göre yerinde bir karar ile buralar mezbelelikten kurtarıldı.
Lakin halis bir niyetle ortaya çıkılan sahilin ikinci bölümü ihaleden sonra suistimale uğramış. Hem de öyle böyle değil. Hiç o taraflara gitmeye vaktim olmadığı için çıplak gözle görememiştim. Ancak dün çevreciliği ve bu minvalde yaptığı haberlerle bilinen gazeteci Yusuf Yavuz’un paylaşımı beynimi uyuşturdu, dertlerimi depreştirdi.
Yusuf Yavuz’un sosyal medya hesabında yer alan fotoğraflara göre; ihaleyi alan işletmeler kumsalın üzerinde öyle derin çukurlar açıp içine vinç yardımı ile beton bloklar (şemsiye altları)yerleştiriyor. Her yer köstebek yuvası gibi, resmen o canım kumsalda KATLİAM yapılıyor.
Bu olayla ilgili Yavuz’un, “Antalya'da kıyı rantı o hale geldi ki, büfe-şezlong-şemsiye uğruna sahili köstebek yuvasına çeviren tahribatlar vatandaşı çileden çıkardı. Burası Konyaaltı Liman Mahallesi sahili. Belediyeden kiralanan alandaki tahribat Mayıs sonu başladı. Yapılan şikayetler sonuçsuz kaldı” ifadesi sanırım her şeyi anlatmaya yetiyor da artıyor bile.
Sanırım konunun muhatapları gerekeni yapacak ve maskeli STK’larda bir açıklama yayınlayacaktır. Hatta dört başı mamur basın toplantısı bile düzenleyecektir. Yoksa bu dert sadece benim değil onlarında depreşik derdidir. Veya biz öyle zannediyoruzdur!
Memlekette herkesin GÖZÜNÜ DİKTİĞİ Konyaaltı’nın ahvali buyken diğer yerlerde durum nasıldır sizce? Vallahi işte asıl benim yazma derdimi depreştiren bu taraftaki olaylardır.
Dün sevgili dostum İzzet Ünlü falezlerdeki KATLİAM’ı “Antalya'ya Denizden Bakın Gözünüz Açılsın!” mottosu, fotoğraf ve görüntüler ile gözler önüne serdi. Derdimi depreştirdi gözümü açmaya yetti de arttı bile!
Ünlü’nün paylaşımına göre, Eski LARA Hotel, Yeni LA'VERA Hotel. Kendi tabiri ile DELEWERA’nın (Bağlama limanı) durumu içler açısı. Falez delik deşik edilmiş, asansör kulesi dikilmiş. Yetmezmiş gibi “Bu KATLİAMI biz yaptık” dercesine kulede reklamlarını yapmışlar.
Sadece buralarda mı KATLİAM var? Olur mu. Herkes maske takarak Konyaaltı Sahilini adres gösterirken bırakın gerçekleri görmeyi gözden ırak yerlerde DOZERLİ KATLİAM yapılıyor.
KATLİAMIN adresi bu kez Büyük Çaltıcak. Denizi kumla doldurdukları için soruşturma geçirenler bu kez büyük bir cüretkarlık, kanun tanımazlıkla denizi kaya ile dolduruyor. Amaç teknelerin yanaşması için iskele yapmak.
Gel de dertlerin depreşmesin, yapılanlar beni germesin. Vallahi bu yüzden Ajda Pekkan ile yarışır hale gelmekten korkuyorum. Ben böyle iken o maskeli STK’ların hiç mi derdi depreşmez diye sormaktan kendimi alamıyorum.
Hoş bu dertlerin depreşmesi sezon bitince bir dahaki yaza kadar rafa kaldırılacak amma ben yine de herkes bilsin istedim. Bakalım başkalarının derdi de depreşecek mi diye!