Bayramın üçüncü gününden ve özgürlükler ülkesi İsveç’in yine bir saçmalık haberinden merhaba sevgili okur.

Ülkem sıcakla ve kurbanla boğuşuyor, ülkenin önemli bir çoğunluğu tatilde, şehir merkezleri boşaldı.

Tatil beldelerinden atılan fotoğraflar kaçan kurban sayısından çok daha fazla ve revaçta.

Evet ekonomi kötü evet haklısınız.

 Gelelim, malumun ilanı İsveç’e,

İsveç’in özgürlükler ülkesi olmasını biz anlıyoruz,  bu hassasiyetlerine iyi niyetle de yaklaşmaya çalışıyoruz ancak farkındayız ki onlar sadece kendilerine özgür ve hassas.

Üstelik ülkelerindeki her türlü etnik topluluğa ve dine tanıdıkları haklarla övünen İsveç, konu Müslümanlar, İslam ve Kur-an’ı Kerim olunca kantarın topuzunu kaçırıyor.

Economist Intelligence Unit tarafından 2022 yılında dünyanın en demokratik dördüncü ülkesi seçilmesine rağmen İsveç neden böyle yapıyor?

 Yani hem demokratik olmakla övünüp hem de bu ayrımcılığa ısrarla ve sürekli destek çıkıp, neden ev sahipliği unvanını elinde tutuyor?

Tam da NATO konusunda Türkiye’den olumlu bir karar beklerken, hatta neredeyse her dediğimizi yaptıklarını iddia ederken, düzenli olarak yeni bir skandala imza atmalarının temelinde gerçekten ne yatıyor?

Bunca özgürlükten artık kafaları mı dumanlı ya da özgürlükten anladıkları bize olan düşmanlık mı?

Hangisi bilemem ama Erdoğan’a hakaret ve Kur-an yakma eylemlerinin gerçekten tadı kaçtı.

Ve kimse kusura bakmasın bunda iyi bir niyet aramak da, arasak ta bulmak ta artık mümkün değil.

Sınırlar, cümleler, iradeler, ifadeler, uygulamalar birbirinin içinden fazlaca geçti, aşıldı ve had bildirilme vaktidir diye düşünüyorum

Bir de İsveç acaba Kur-an yakma eylemleri, PKK destekleri gibi konularda olumlu tavrına ısrarla devam ediyor olmasa, bu cesareti ya da gücü alabilecekler mi birilerinden merak etmiyor değilim!

Bu tam da bir Avrupalı şımarıklığından ve kendinden olmayanı küçük görme hadisesinden başka bir şey değil.

Örneğin;

Acaba aynı şekilde İncil ya da Tevrat hatta Zebur da yakılacak olsa benzer şekilde davranılacak mı ya da daha önce davranıldı da ben mi kaçırdım?

Cumhurbaşkanı Erdoğan da İsveç'teki Kur'an-ı Kerim saldırısını kınadı dün: ‘Terör örgütleriyle ve İslam düşmanlığıyla kararlı mücadele edilinceye kadar tepkimizi en güçlü şekilde ortaya koyacağız. Müslümanların kutsallarına hakaret etmenin düşünce hürriyeti olmadığını, batılı kibir abidelerine eninde sonunda öğreteceğiz’, dedi.

Tamamen demek istediğim benim de bu.

Müslümanların kutsallarına hakaret bir özgürlük değildir, olmamalıdır. Erdoğan’ın şu cümlesi de gayet yerindedir kanımca: Batılı kibir abideleri!

Yıllarca yüzümüzü batının aydınlık zannettiğimiz yönüne dönmeye çalıştık, aralarına girmek için atmadığımız takla, çıkarmadığımız yasa kalmadı.

Sonuçta ne oldu, yerimizde saydık, bekletildik, engellendik, oyalandık, aslında kandırıldık.

Bu bile bize karşı olan kibirli duruşun göstergesi değil de nedir?

Onların tavrı değişmedi belki ama biz eski Türkiye güçsüz Türkiye değiliz.

Bunu da eninde sonunda öğreteceğiz!