Türkiye günlerdir öldürüldükten sonra cesedi bir çuvala konulup derenin kenarına gömülen Narin’le yatıp kalkıyor.  Cinayetin sırrı halen çözülemedi. Küçücük bir kızı küçücük bir köyde kim neden öldürdü kimse bilmiyor. Olayla ilgili şu ana kadar aralarında 15 yaşında bir suça sürüklenen çocuğun da olduğu 12 kişi tutuklandı. Olayla ilgili senaryolar havalarda uçuşuyor. Köydeki çocuklara Kuran öğreten imam da daha önce gözaltına alınıp serbest kalmıştı. İmamın olup bitenleri anlatmaması için kurana el bastırdığı iddia ediliyor. 
***
Senaryonun çoğu “Vay efendim şunun şu kişiyle ilişkisi varmış. Küçük kız bunları gördüğü işçin katledildi” şeklinde. Çarpık ilişkilerden bahsediliyor. O köy için ne kadar acı bir durum. Peki, avuç içi kadar olan bu köyde bu cinayetin sırrı neden çözülemiyor. Sorun toplum yapısında. Çünkü doğu toplumları örfi hukuka göre hareket ederleri.  Bildiklerini söylemezler. Talimatlara uyarlar. Nitekim o bölgede ağırlığı olan bir milletvekili , “Bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var. Çünkü aile, bizim dostlarımız” demedi mi?
***
Bu olaya bakınca 1990’lıu yıllarda Mimar Sinan Üniversitesi’nde 4 yıl boyunca derslerimize giren Hilmi Yavuz’un doğu toplumlarıyla ilgili anlattıkları ile DHA’da adliye muhabirliği yaptığım günlerde karşılaştığım davalarda yaşanan olaylar gözümün önüne geliyor. 2015 yılı 1 Ekim günü Antalya’ya Şanlıurfa’dan bağış toplamak için gelen biri vardı. Kendisinin peygamber soyundan olduğunu iddia ederek “şıh” olarak tanıtan bu şahıs Kepez ilçesinde bir eve misafir olmuştu. Bu şahsın konuşmalarını dinlemek için eve gelen Şanlıurfalı bir adam ise o gece Isparta yoluna götürülüp vahşice öldürülmüştü. Hatta Şıhın Müritleri kafasına taş vurunca can havliyle yola çıkan adama bir de kamyon çarpmıştı. Kaçan kamyon ise yoluna devam etmişti. 
***
Adamın cansız bedenini Düden Çayı’na atmışlardı. Ceset, kaybolduktan tam bir hafta sonra bulunmuştu. Öldürülen adamın şıhın kaldığı eve gittiği motosikleti de parçalanıp çaya atılmıştı. Olayla ilgili şıhın gittiği evdeki 4 müridi tutuklanmıştı. Suç delillerinin gizlenmesine iştirak ettiği ileri sürülen bir kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Antalya 1’nci Ağır Ceza Mahkemesine SEGBİS üzerinden bağlanarak ifadesi alınan şıh, duruşmaya beyaz entarisiyle katılmıştı.
***
Soruşturma safhasında polise verdiği iki sayfalık ifadeyi inkar eden Şıh, "Ben kimseyi tanımam kimseyi görmedim. Ben gittiğim evde ne yemek yedim, ne kimseyi gördüm. Benim hiçbir şeyden haberim yok. Benim okumam yazmam da yoktur. Polisler kendi kendilerine yazmışlar" diyerek polisleri yalan ifade yazmakla itham etmişti. Yapılan yargılama sonucu 33 yaşındaki adamın öldürülmesiyle ilgili 3 sanık ömür boyu hapse, bir sanık 25 yıl hapse, 4 sanığa ise cebir uygulayarak kişinin özgürlüğünü kısıtlama suçundan da 6'şar yıl hapse mahkum etmişti. Mahkeme, üç sanığı öldürüldükleri kişinin motosikletini parçaladıkları için ayrıca 5'er ay hapse mahkum etmişti. 
***
Suç delillerini gizlemek suçundan hakkında yakalama kararı infaz edilemeyen bir sanığın dosyasının ayrılmasına hükmeden mahkeme verdiği ifadeleri inkar eden şıh hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Antalya 28'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın ilk duruşmasında bağış toplamak için gittiği evde yaşananları inkar eden şıh, yalancı tanıklık suçundan 2 yıl hapse mahkum edilmişti. Üstelik bu şıh işlediği başka suçlardan da sabıkalıydı. Takdir indirimiyle verilen cezayı 1 yıl 8 aya indiren mahkeme, sanığın sabıkalı oluşu ve ileride suç işlemekten çekineceği yönünde olumlu kanaate varılmadığından cezayı ertelememişti. 
KUTU
SIĞINACAK LİMAN: ADALET
Bunu niye anlattım. Narin olayında bildiklerini anlatmayanlar da bu dosyada yargılanacaktır. Gerçekleri gizleyenler hapis cezasına çarptırılacaktır. Yargıya yolunuz düşerse bildiklerinizi dosdoğru anlatın. Adaletten başka sığınacak limanımız yok.