MHP Genel Başkanı ve adı gibi devlet adamı olan Bahçeli’nin İYİ Parti’yi “Komşuluğa“ davet etmesi yanlıştı.
Samimi, içten ve geçmişe dayalı birlikteliğin hatırına yapılan bu davet reddedildi.
Bu davet yapılmamalıydı.
Önceki davetin maksadı ile bu davetin maksadı ayrı olsa da sonuçta davet edilen yer güç birliği idi.
Ülkücülerin darmadağınık olan yapılarının yeniden birlik içine girmeleriydi.
Görünen o ki bu davetler iltifat görmüyor.
Geçmiş irdelenip son siyasi gelişmeleri ve altılı masayı devirmeler, tekrar birleşmeler göz önüne alınmalıydı.
Bu davete avdet edilmeyeceği görülmeliydi.
Sonuç ne oldu?
Nahoş bir cevapla reddedildi.
Olmadı.
Siyasi nezaket göz ardı edilerek, “Siz bize gelin katılın” dendi.
Gerisini davet edenler ile edilenler düşünsünler.
* * *
Haftalar önce ne dediysem hepsi çıktı, çıkıyor.
İmamoğlu genel başkanlığa oynarken Anadolu’yu görmüyordu.
İstanbul’daki havaya göre öne atlıyordu.
Sürekli ofsayta düşüyordu.
Defanstakilerin niyetini okuyamıyordu.
Yani siyasi yanlışa düştü.
Siyaset, niyet okumaktan geçer.
Ne oldu şimdi?
Vazgeçti CHP’nin başına geçme hevesinden.
“İstanbul bana yeter” havasına döndü.
Kılıçdaroğlu da öyle diyordu zaten.
Ancak, unutulan bir şey var ortada.
İstanbul beş yıl önceki o eski İstanbul değil.
Buradan yeniden başkan adayı gösterilse bile kazanacağı ne malum?
Kazanamaz.
Ne “Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” sözü.
Ne “Her şey çok güzel olacak” sloganı.
Ne vaatler ve yapılmayanlar.
İstanbullu açıkgözdür, yemez.
Siyasi yanlışı affetmez.